Tansel Kolcu yazdı.

Bir önceki sezonun son on haftasında, oyun olarak dalgalanmalar yaşanmasına ve futbol olarak taraftarlarını tatmin edememesine rağmen, sezonu  şampiyon olarak tamamlayan Trabzonspor’dan, yeni sezon için beklenti ve hedefler haliyle  çok büyüktü. Camia, bir önceki sezonda olduğu gibi, teknik yönetimin ve yönetim kurulunun erken davranıp şampiyon kadroyu korumakla birlikte, takımın aksayan yönlerini de tespit edip, şampiyonluk ünvanını gelecek sezonlarda da devam ettirebilmenin yanında, şampiyonlar liginde alınacak başarılı sonuçların da beklentisi içerisindeydi. Bir önceki sezon kazanılan şampiyonluğun verdiği deneyimle birlikte, yeni sezon için de aynı doğru adımları atması beklenen Trabzonspor’u yönetenlerin ve Hoca’nın, anlaşılması güç ve izah edilemeyecek yanlışlarının, maalesef bugün Trabzonspor’u, tek hedefi Ziraat Türkiye Kupası olan bir konuma getirdiğini üzülerek söylemek zorundayım.

Şampiyon olunan sezon, 18 milyon Euro olan maaş bütçesi, şampiyonluk sonrası gelen şampiyonluk primleri ve Şampiyonlar Liginden gelmesi beklenen  katılım payı düşünülerek, yaklaşık 40 milyon Euro’ya çıkartılırken, aynı zamanda şampiyon kadronun bozulması sonrası yapılan, geciken ve yanlış transferler ile birlikte, takım kalitesi de aksine yarı yarıya azalıyordu. Bunun ilk işaretini ise Şampiyonlar Ligine katılabilmek için oynanan play off  maçları sonucunda, Kopenhag takımına elenirken görüyorduk. Takım bütçesi yaklaşık iki katı kadar artmasına rağmen, takımın bir türlü beklenen oyun seviyesine gelememesini ise Abdullah Hoca yaptığı açıklamalarda “Gelişim-Değişim-Dönüşüm-Formasyon” klişe sözleri ile birlikte “Kasım’ı bekleyin” diyerek taraftarlara umut vermekteydi. Daha sonra büyük önem verilen  UEFA Kupasından eleniş, bu arada ligde lider ile arasında oluşan 16 puanlık fark ve  “Ne yapsam olmuyor.” söylemi ile birlikte yaşanılan çaresizlikten taraftar desteği ile çıkış ve sonrasında, şampiyonluk hedefi konulan Konfederasyon Kupasına da veda. Sonuçta, ortada  kalan tek hedef “Ziraat Türkiye Kupası”…

Abdullah Hoca, Basel maçı sonrası sorulan bir soruya karşılık olarak, “Tüm transferler benim onayımla oldu.” diye ince bir cevap verirken, aslında bu ince cevapla, bazı transferlere, istemeden de olsa onay verdiğini işaret ediyordu…

Geçen sezon yaşanılan şampiyonlukta, yönetimi ve teknik heyeti nasıl tebrik ettiysek, bugün de ortada olan başarısızlık nedeniyle eleştirebilmeliyiz. Trabzonspor’un sorumluları, bu yapılan eleştirilerden kendilerine düşen payı alıp, bir daha bu gibi yanlışlara düşmemek için kendilerine rehber edinmelidirler. Mesela, bir daha hiç bir yönetim, bütçesi 18 milyon Euro olan şampiyonluk sezonundan sonraki sezon, bir futbolcuya, Serdar Bali’nin dediği gibi, sadece imza parası olarak 6.5 milyon Euro vermemeli, verememeli… Serdar Bali’nin bu açıklaması,  bugüne kadar  tekzip edilmediğine göre, bunu doğru kabul etmek zorundayız.

Şampiyonluğun en büyük mimarlarından Nwakaeme ile  yaklaşık 300-400 bin Euro için sözleşme yenilenmeyip gönderildiği bir yerde, bir savunma oyuncusuna 6.5 milyon Euro imza parası verilmesinin nasıl bir planlama faciası olduğunu, sanırım herkes görmektedir. Şimdi bu planlamayı yapanlar, önümüzdeki yıl için yeniden planlamaya başlamışlar. Aman lütfen planlamayın… Kulübün borcu  2 milyar TL’nin  üzerindeyken, yeniden borca girip, hedef yine Ziraat Türkiye Kupası olacaksa, bu kulüp bu tahribatın altından kalkamaz. Yapılması gereken tek planlama, Ahmet Ağaoğlu’nun ilk geldiği dönemde yaptığı gibi alt yapıya önem verilip, alt yapıdan kadroya takviye yapılması ve takım bütçesinin düşürülüp, maaş konusunda adaletin sağlanmasıdır. Bunun için de alt yapıyı tanıyan, daha önce alt yapıda görev almış ve bu kulüp için elini taşın altına sokacak bir hocanın, hiç zaman kaybedilmeden göreve getirilmesi şarttır.  Abdullah Hoca’nın, 5-0 kaybedilen Alanyaspor maçı sonrası yaptığı açıklamalar, takım içerisinde modunun düştüğü, hedefsiz ve çaresiz kaldığının itirafıdır. Abdullah Hoca, bu kulübün tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır. Bundan sonraki sezonlarda da, Trabzonspor’da daha elverişli zamanlarda görev alması muhtemeldir. Daha fazla ısrar edilmesi, Hoca’ya da zarar vermektedir. Abdullah Hoca, büyük bir törenle ve büyük sevgi gösterileri ile bu kulüpten ayrılmalıdır. Tek korkum, göreve devam etme ısrarları sonucunda ve çok yakın bir zamanda, tribünlerin istenmeyen  tepkisine maruz kalmasıdır…