Şampiyonluk yolundaki ezeli rakipleri Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın puan kaybettiği bu hafta Trabzonspor sahasında Denizlispor ile karşılaştığı bu maç öncesinde aklıma 2008-2009 sezonu geldi. 
 

21. Hafta oynadığımız maç öncesinde favori gösteriliyorduk ne garip bir tesadüftür ki o zamanda lider Sivasspor’du Fenerbahçe Gençlerbirliği deplasmanından 1-0 mağlup dönmüş Galatasaray Kocaelispor’a kendi sahasında 5-2 kaybetmişti ve eğer Denizlispor’u yenebilseydik haftayı lider kapatacaktık fakat kendi sahamızda 2-0 yenilerek şampiyonluk yolunda büyük yara almıştık. O sezon Şampiyon Beşiktaş olmuştu. 


*****
 

Trabzonspor maça uzun zaman sonra "Abdülkadir Ömür hariç" sakatların dönmesi ve hiçbir cezalı futbolcunun da olmayışı ile ideal kadrosu ile çıktı. 
 

Denizlispor dar alanda oynamayı seven bir takım. İyi savunma yapıp, rakibini üzerine çekerek orta sahanın gerisinden kaptıkları topları uzun paslarla sol kenardan özellikle Barrow ve Rodallega ile buluşturarak pozisyon bulan ve bunda da başarılı olabilen bir takım. 
 

İlk yarı; Trabzonspor'un ofsayt gerekçesi ile iptal edilen gölünden sonra oyunu rölantiye alıp soğutmaya çalışması ve geri çekilerek pozisyon vermesi ile tamamlandı. 
 

İkinci yarıda takım sanki Avrupa maçlarında rotasyon yapmamış gibi çok yorgun bir görüntü verdi. Özellikle geçen hafta kart cezalısı olduğu için dinlenmiş bir Sosa'nın inisiyatif almasını ve takımı ateşlemesini bekledik ama tam tersi Sosa kendisinden umulmayan pas ve yerleşim hataları yaparak yenilgideki baş aktör oldu. Trabzonspor forması altında en kötü maçını oynadığını söyleyebilirim. Dünkü Maçta sözleşme yenilenmesi konusunda moralsiz olduğunu gördük. Yönetim sahaya her şeyini veren Sosa ile pazarlık yapmayı bırakıp oyuncuya hak ettiği sözleşmeyi teklif etmelidir. 
 

Trabzonspor'un Onazi sakatlandıktan sonra ön libero bölgesinde eksik oynadığını aylardır söylüyorum. Obi Mikel asla gerçek bir ön libero değil, Sosa'nın onun oynadığı mevkinin açıklarını da her maç kapatmasını bekleyemeyiz. Obi Mikel kısa pası seven orta alanda pas üçgenleri oluşturarak sürekli hücum düşünen bir oyuncu ve defansif olarak çok etkili değil.
 

*****
 

Mehmet Özdilek takımlarının genel taktiği; sert savunma ile oyunu kilitleyip rakip takımı 70 dakika uyuttuktan sonra bulduğu kontra atakla maçı kazanmak.
 

Denizlispor’da Murawski ile Ismail Aissati kazandığı toplarda sağdan Barrow ve soldan Sacko ile buluşturdu. Ege temsilcisi Rodallega ile sürekli pozisyon bulmaya çalıştı. 
 

*****
 

Denizlispor’un beraberlik golünde ofsayt yaptırmaya çalışan Hüseyin öne çıkarken arkadan ters kademeye giren Parreria’nın ofsaytı bozduğunu gördük. Beraberlik golünden sonra ilk yarıda birkaç pas hatası yapsa da sahanın en iyisi diyebileceğimiz Yusuf Sarı ve oyunda kaldığı süre boyunca hiç koşmasa da oyunu öne taşıyan kilit pasları ve sürekli golü düşenen oyun yapısı ile Sturridge’in çıkması Trabzonspor’un hücum gücünü iyice azalttı. Zeki Yavru, Nwakemeye; Mustafa Yumlu da Sörloth’a nefes aldırmadı.
 


*****
 

Geçen sezon sadece maçın normal süresinde 90+ larda yediği gollerle 8 puan kaybederek şampiyonluğu Galatasaray’a kaptıran Trabzonspor’da aynı hastalığın bu sezon da devam ettiğini görüyoruz. Sanırım maç içerisinde takım öne geçtiği halde geriye yaslanmasında bunun etkisi büyük. Bu sezon baskın oynadığımız hiç maç yok. 
 

Maçı yöneten hakeme de bir kaç cümle söylemeden geçemeyeceğim. Trabzonspor’un lehine yine iki penaltı verilmedi. İlk yarıda Pereira'ya yapılan pozisyonda net bir kırmızı kart var. "Tamam" Trabzonspor kötü oynayabilir fakat sizin maç sonucuna etki edecek hatalar yapmanız hiç de iyi niyetle açıklanacak bir şey değil. Sanırım hakemler bu hafta tamamen iddiaya hizmet etti. 
 

*****
 

Bu sezon öne geçtiği maçlarda 14 puan kaybeden bir takım şampiyonluğa nasıl oynayabilir (?) Takım gol atıyor öne geçiyor ama rahatlayacak golü bulamayıp puan kaybediyor. Bu konuda Ünal Hoca'nın artık bir önlem alması gerekiyor. Bu şanssızlık ve kısmetsizlikle açıklanamayacak kadar tuhaf bir şeye dönüştü. Dünkü maçta oynanan futbol bu kadronun oynayabileceği futbol değil görünen o ki takım içi dengeler bozulmuş ve takımda bir kaç futbolcunun başını çektiği bir hareketlenme var. Bunu Ünal Hocanın maç sonundaki antreman eksiğimiz var cümlesinden anlayabiliyoruz. Bu maç sonrasında gördük ki teknik ekip ve sağlık ekibinde bariz eksiklik ve yetersizlikler var bir süreden sonra bütün tepkiler hocanın üstüne kalacaktır. O yüzden Ünal Karaman’ın bu konuya bir an önce çözüm bulması gerekmektedir. 
 

*****
 

Bu mağlubiyette futbolcu ve teknik kadronun hatalarının ötesinde en büyük suçu taraftarda görüyorum şampiyonluğa oynayan takımın taraftarı böyle kritik maçlarda kenetlenmeli ve oynadığı rakibin moral motivasyonunu bozmalıdır. Maçın başlarında saman alevi gibi başlayan tezahüratlar yerini oturup maç izlemeye çekirdek çitletmeye bıraktı. Üstüne üstük kendi futbolcusunu ıslıklayıp rakip takım futbolcusunu alkışlamak ne demek (?) Yani kısacası Trabzonspor futbolcusu, teknik kadrosu ve taraftarı ile dün çok kötü bir sınav verdi. 
 


Denizlisporlu üç Trabzonspor eskisinin yıldızlaştığı maçta Trabzonspor aynı 2008-2009 sezonunda olduğu gibi favori olarak çıktığı ve kazansa şampiyonluğun en ciddi adayı olabileceği bu kırılma maçını kaybetti.
 


Trabzonspor, "Tarih tekerrürden ibarettir" sözünün ne kadar doğru olduğunu bize yine acı bir şekilde hatırlattı.
 


Selam ve saygılarımla