Trabzonspor’un son Denizlispor mağlubiyeti sonrası, linç şeklindeki bin bir çeşit yorumlar dikkatimi çekti. Çeyrek asırdan fazla bu kulübün içinde olan birisi olarak tecrübelerime istinaden karınca kararınca bir takım düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Trabzonspor kadro kalitesi olarak bu ligde bütün takımları alt edebilecek güce sahiptir. Bu takımın geçen yılki kadrosu ile oynanması ve yapılan transferlerdeki dengesizlik belli ki takım ahengini bozmuş gözüküyor. Trabzonspor’un teknik heyet sorunu yoktur. Ünal Karaman ve ekibi, geçen yıl ortaya konulan enfes futbol tadı ile neler yapılabileceğini göstermiş ve testi başarı ile geçmiştir. Ha; hiç mi hataları yoktur? Böyle bir iddiam yoktur, olmaz da! Herkes her işte her daim hata yapabilir, eksik olabilir. Fakat bugün bu takımın aldığı sonuçlar için sebep aranıyorsa, inanın ki bu sonuçlarda en son sorun teknik heyet hatalarıdır. Zaten geçen yılki hırslı, arzulu, rakibe karşı pes etmeyip karakter ortaya koyan Trabzonspor’u  göz önüne getirirseniz, bu yılki takımda aynı istek, aynı arzu, aynı direnci aynı karakteri göremiyorsunuz. O zaman akla gelen en önemli sorun takım ruhunun neden kaybı olduğudur! Geçen sene bu takımın antrenmanlarını da bu teknik heyet yaptırdığına göre; antrenmanlarda sıkıntı yoktur. Peki takım ruhu, yani o istek ve arzu neden ortada yok (?) Bu sorun üzerine tartışma yapılmalı. Benim uzun meslek hayatımda gördüklerimden tecrübe edinerek hep söylediğim şudur ki; bir takımın, birçok klas yeteneği olmalı ama takım ruhu her şeyden önemlidir. Çok yetenekli kadrolar, bazen büyük çöküşler yaşatır. Fakat kadro olarak çok üst düzey imkanlar olmasa da, takımdaşlık ruhu ile büyük mesafeler alıp, inanılmaz işlere imza atan takımları da gördük çok kere (!) 
 

Kulübe yakın çevrelerden aldığım bilgi ve tecrübelerimi  birleştirdiğimde Trabzonspor’un bazı oyuncularının “Sturridge koşsun” fikri taşıdıklarını ne yazık ki gözlemliyorum. Siz kaptanınız başta olmak üzere birçok oyuncudan indirim talep edilirken, her yıl on beş-yirmi maç boyunca yatan, görevden kaçan bir oyuncuya 3.5 milyon euro garanti ücret öderseniz, takım oyuncu grubu isteseniz de istemeseniz de bundan olumsuz etkilenir. Bu geçmişte hep böyle olmuştur. Hiçbir futbolcu, “Sturidge’nin aldığı paradan bana ne” demez! Hele ki oyuncu Trabzonsporlu değil de profesyonel olarak sadece görev yapan biriyse! Yani futbolcu olaya taraftarın baktığı gibi bakmaz. Kaldı ki Sturridge’nin sözleşmesinde olduğu çok güçlü kaynaklarca ileri sürülen; “İstemediği zaman idmana çıkmaz” şeklindeki madde bir takımın iç dengelerinin altına dinamit koymaktan başka bir şey değildir. 
 

Trabzonspor yönetimi demeyeceğim, çünkü bu yanlışları yönetim yaptı.  Lakin bu yönetimi yapan sayın siyasetçilerde gram Trabzonsporluluk ruhu varsa, Sturridge  gibi yeteneği tartışılmasa da karakter ve iş ahlakı hep sorunlu olmuş bir oyuncuyu ısrarla transfer eden kimselere hesap sormalıdır. Sadece Sturridge değil! Diğer 17 transfer; Sörloth hariç sorgu masasına yatırılmalıdır! Eğer bu siyasiler Trabzonspor’un haklarını savunmakta kararlıysa, dost arkadaş hatır gönül işine bakmadan Sturridge’yi transfer edenlerden ona harcanan parayı tahsil edip, sonra da kulüpten ihraç etmelidirler. Ama hiç sanmıyorum. Öyle bir dönem yaşıyoruz ki at izinin it iziyle karmakarışık olduğu, haklı ve sağlam kişiliklerin ötelenip, iki yüzlü, samimiyetsiz ve çıkarcıların baş üstünde tutulduğu bir dönem bu! O nedenle fazla umudum yok.
 

Özetle; Trabzonspor’un asli sorunu, oyuncu değişiklikleri veya teknik heyet kaynaklı değildir. Trabzonspor devre arasında, birçok maddi kaybı göze alarak, yaptığı transferlerin büyük bir kısmını takımdan uzaklaştırıp, başarıya aç iki oyuncu transferi yapmalı ve üç-dört yönetici kulüp üyeliğinden atılmalıdır. Diyorum ya, yönetimden değil, kulüpten ihraç edilmelidir! Kalitesi düşük insanlardan oluşan bir camia olduğumuza göre bu adımları atabilecek baba yiğitler olduğunu düşünmüyorum!   Artık Allah’ın yardımını ve rakiplerin sürekli kötü gidişini beklemek zorundayız. Çünkü bu ligde, açık ara şampiyon olabilecek Trabzonspor, yapılan yanlışlar neticesinde kaybolan ruhu geri getirmek için radikal adımlar atmazsa, işimiz rakiplerin performansına kalacaktır.