Son bir hafta içinde Akdeniz’de Libya ile münhasır alan ve Azeri gazı TANAP projesi gibi iki büyük hamle ile İngiltere’ye NATO toplantısına giden Türkiye…

Ve bu toplantıda Erdoğan’ın gücü, ağırlığı ve karizması… Söz sahibi Türkiye imajı...

 

PYD ‘yi terör örgütü saymayan ABD’ye karşı, Baltık’ta Rus tehlikesine istinaden güvenlik önlemi alan NATO’ya koyduğumuz veto… ( 70 yıllık NATO serüvenimizde bir ilk )

Yani bir nevi NATO’ya posta koyarak gittiğimiz bir NATO toplantısı…

Bütün tehditlere rağmen geri adım atmadığımız Doğu Akdeniz ve S 400 süreci…

Vs, vs…

İnanın çok çok büyük adımlar atıyoruz.

İki yüz yıllık uykunun ardından yeniden büyük devlet refleksleri ile kendimize geliyoruz.

 

Gelin, bu tarihi adımların analizini haritaların eşliğinde yapalım…

 

Katar ve Somali' deki askeri üstlerimizin ardından Sudan' dan 49 yıllığına kiraladığımız ( Kızıldeniz' in hemen ensesindeki Mekke ve Medine' nin yani başındaki ) çok stratejik Sevakin Adası' na da üst kuruyoruz...

Aşağıdaki haritadaki üçgende üstlerimizin olduğu yerler gösteriliyor. Bu üçgene dikkat edin. Bu üçgenin hinterlantı dünyanın şah damarı…

Katar ile Basra Körfezi’ni; Somali ile bir ucu Hint Okyanusu’na diğer ucu Büyük Okyanus’a açılan noktayı; Sevakin Adası ile de Kızıldeniz’i kontrol edebiliyoruz artık.

 

1-011.jpg

 

Ve bu son gelişmeyle de Akdeniz' i resmen ortadan bölecek şekilde Libya ile anlaşma imzalayıp şah mat hamlesi gerçekleştiriyoruz.

 

Mısır’da Mursi’nin, Libya’da Kaddafi’nin ( her ikisi de Türkiye ve Osmanlı sevdalısıydı) azledilmesinin Türkiye’nin bu coğrafyadan ayağının kesilmesi şeklinde düşünürseniz bir nevi bunların bedelini ödetip rövanşını alıyoruz.

Hele ki Arap Baharı sosuyla Mısır’da darbe olmasaydı ( ne tesadüftür ki eşgüdümlü olarak Türkiye’de de Gezi sürecini başlattılar, hem de IMF’ye borcumuzun son taksitini ödedikten hemen sonra)

 Mursi devrilmeseydi, çok stratejik adımlar atıp Mezopotamya’nın / Ortadoğu’nun kaderini değiştirebilecekti Erdoğan- Mursi ikilisi…

 

İşte bu durum(lar)dan ders çıkarıp harekete geçti devlet aklı… Son on yılda hain Fetö ve destekçileri eliyle maruz bırakıldığımız, askeri, siyasi, ekonomik darbelerin ardından Fırat Kalkanı ile kendimize gelip birbirini izleyen süreçlerin ardından nihayet Libya’ya doğrudan müdahil olduk.

1909, 1960, 1980, 28 ŞUBAT, 27 NİSAN,15 TEMMUZ gibi darbeler yeterince tecrübe sahibi yaptı bizi…

Amerika’nın ve dolayısıyla Batı’nın şeytani aklı böyle dizayn ediyordu dünyayı… Hedef her ülkede kendilerine çalışan hainleri vasıtasıyla darbelere soyunup kaos yaratıyorlar ve bunun neticesinde de demokrasi getireceğiz, akan kanı durduracağız sosuyla ülkeleri işgal edip yıllarca sömürüyorlar.

İki büyük dünya savaşı ile dünyaya koydukları düzen buydu.

Bu, Osmanlı çöktüğünden beri bu coğrafyanın her yerinde geçerli bir stratejiydi.

Gelelim bu minvalde Libya’ya…

 

Hatırlarsanız Türkiye, Libya' da ABD ve Avrupa destekli CIA’in yetiştirdiği Hafter önderliğindeki unsurlara karşı Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne silah ve askeri yardımda bulunup şu an desteklediğimiz ve BM’nin meşru saydığı bu yönetimin iktidardan gitmemesini sağlamıştı.

 (Gerçi içimizdeki “saman ithal ediyoruz diyen saman beyinlerin,  ne işimiz var Libya’da “sözünü de tartışmıştı bu ülke bu süreçte… )

2-004.jpg

 

Aynısını bundan birkaç yıl önce Katar'da da yapmıştık... Amerika, İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır destekli darbe girişimini Katar’daki askeri üssümüz sayesinde önlemiş, Katar’a uygulanan gıda ambargosunu da Türkiye’den giden yardımlarla bozmuştuk.

 Coğrafyanın her yerinde oyun bozan ve oyun kuran bir Türkiye gerçeği var artık.

Suriye'de Amerika'ya rağmen geri adım atmadık, Önce Amerika sonra Rusya ile birer hafta ara ile masaya oturup saatler süren görüşmeler sonucu çatır çatır anlaşmalar imzaladık... Her şey istediğimiz gibi olmasa da en önemlisi Büyük İsrail projesini yırtıp attık.

Amerika; Barış Pınarı Harekâtı’nda askerlerini çekmek zorunda kaldı.

 Avrupa, İsrail, İngiliz, Fransız ve Amerikan medyası Türkiye, ABD’ye geri adım attırdı ve istediğini aldı şeklinde manşetler attı.

 

Gelelim diğer bir stratejik hamle olan TANAP’a…

Ruslarla imzaladığımız Türk Akımı antlaşmasının ardından pazar günü de TANAP’ı imzalayıp işlevsel hale getirdik.

(Trans Anadolu doğalgaz boru hattı/ TANAP)

Yapımına 2011 yılında başlanan ve 6 milyar dolara mal olan çok çok büyük ve stratejik bir proje...

 

Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya transfer edip hem bizim hem de Avrupa'nın Rusya'ya bağımlılığını ortadan kaldıran bir hamle...

Bizim için İran'a bağımlılığı da bypass eden bir hat…

Kümülatif bazda 50 milyar doları cebimize sokacak bir proje...

 

3-001.jpg

Bir taraftan Rus gazı ve  TANAP/ diğer taraftan güney doğudan İran ve Irak petrol ve doğalgazlarının geçiş noktası olan bir ülke konumundaki Türkiye…

 

Ve bir sonraki yazıda değineceğimiz “İsrail, Mısır, Kıbrıs Rumlarının Akdeniz’den çıkardıkları ve eninde sonunda bize gebe kalacakları üç trilyon dolarlık bir değere sahip hidrokarbon rezervleri” ve bu rezervlerin transferi ile tamamen bir enerji üstüne dönecek Türkiye…

Bir Kuşak Bir Yol projesinin de tam ortasında yer alıp lojistik merkez olan bir ülke gerçeği… 

 

Dedik ya Türkiye, gerçekten çok ama çok büyük oynuyor...

Ezcümle… Türkiye Tarihsel Kodlarına Dönüyor…