Trabzon’un Yomra ilçesinde, Avrasya Üniversitesine ait yerleşke arazisi ile ilgili olarak belediye ve üniversite arasındaki tartışma büyüyor. Aslında her iki kurumun başında sevilen ve saygı duyulan güzide isimlerin olduğu düşünüldüğünde, bu konunun bu kadar büyümemesi gerektiğini düşünüyoruz. Belediye başkanı Mustafa Bıyık’ın; yıllarca siyaset yapmış, belediye başkanlığından gelmiş, hayatı hizmet ile geçmiş sayın Ömer Yıldız beyle, bu işi sükunet ve anlayış yolu ile halletmesi gerekir, diye düşünüyorum.

Çok sevdiğim ve dürüstlüğüne her daim inandığım sevgili kardeşim başkan Mustafa Bıyık, sakın bize gönül koymasın.  Fakat, Avrasya Üniversitesi arazisi ile ilgili olarak, mahkeme yolunu seçmiş olması ve göreve gelir gelmez işe Avrasya’nın kullandığı arazi ile başlaması, şahsi kanaatime göre şık olmamıştır. Evet, Yomralı vatandaşların, denize açılan bir kapısı olması gerektiği görüşünü bende benimsiyorum. Fakat koskoca Yomra sahilinde, devletin birçok kurum ile birçok özel şirketler (Su ürünleri, Petrol Ofisi, Nove Otel, özel villalar, siteler v.s) her tarafı çevirip, Yomra ve Kaşüstü sahilini insanlara kapatmışken, işe Avrasya Üniversitesi arazisi ile başlamak,  yakışık almamıştır. Kaldı ki sayın Bıyık, üniversitenin kullandığı arazinin sağ ve sol yanlarına baktığında, Yomra merkezi vatandaşlara açabilecek, çok daha büyük alanlar da görecektir. Orada ki şahıslara ait özel işletmelerin, hakları olmadığı halde devlet karayoluna kadar sınırlarını dayadığını görmesi, kanımca işe oralardan başlaması gerektiğini kendisine hatırlatacaktır. Başkanın, Yomra halkını sahille kucaklaştırma düşüncesine olumlu yaklaşıyor olsak da; izlediği yolun, diğer kurumlar varken Avrasya ile işe başlamasının doğru olmadığı bir gerçektir. Çiçeği burnunda bir siyasetçi, hem de Yomralıların dürüst  kişiliği ile sevdiği bir isim olarak, sayın Bıyık bizim değerlendirmelerimizi de samimiyet ölçüsünde kabul ederek, kararını bir kez daha gözden geçirmelidir.

Avrasya Üniversitesi’nin mütevelli heyeti başkanı sayın Ömer Yıldız’a iyi bakmak ve Yıldız’ı anlamak gerektiğini düşünüyorum. Sayın Ömer Yıldız, hayatını bu memlekete hizmet ile geçiren bir insan olmuştur. Ömer bey;  güçlüden yana değil, daima haklıdan, daima hizmetten yana olmuş kurt siyasetçilerden biridir. Siyaset dünyasındaki sahte ve samimiyetsiz insanların ön safları işgal etmesi üzerine, rotayı eğitim camiasına çevirmiştir. Çünkü onun için millete ve yöreye yapılacak hizmetin siyaset dışı yolları da vardı. İşte bu düşünce ile hayatımızın en önemli kulvarı olan eğitim alanında, çok kutsal bir göreve soyundu. Ömer bey, Avrasya  gibi bir üniversiteyi kolay kurmadı. Yıllarca verdiği mücadele ve emekle böylesi bir eğitim kurumunu Trabzon ve Yomra’ya kazandırdı. Herkes olaya bu açıdan bakmalı. Şöyle bir soru soralım! Nefsimize değil, vicdanlarımıza soralım ama! Bu üniversiteyi bu şehre veya ilçeye, herhangi bir bakanın yakını veya Trabzonlu olmayan bir iş adamı kurmuş olsaydı ne yapardık? Aynı hamleyi onlara karşı yapabilir miydik? Yoksa onlara her daim minnet duygularımızı mı ifade ederdik? Lütfen bu sorunun vicdanlardaki karşılığını bulup, olaya böyle yaklaşalım. Bazı sığ düşüncelerin; “Yomra, bu üniversitenin taşınması ile bir şey kaybetmez”  şeklindeki bakış açıları ise çocuksu, cahil ya da çok ön yargılı bir bakıştır! Sadece bugüne bakmamak gerekir. Bundan on, yirmi yıl sonrasında neler olabileceğini iyi hesaplamak gerekir. Yarın, yıllar geçtikçe marka değeri çok daha yukarılara çıkacak olan bir eğitim yuvasının, Yomra’ya bugünkünün yüz misli daha katkısı olma ihtimali yüksek bir olasılıktır. Kaldı ki, benim 20 yıldan fazla zamandır tanıdığım Ömer Yıldız bey, bu işi asla maddi bir gelir için kendi şahsı adına yapmamaktadır. Zaten ihtiyacı da yoktur. Ömer bey, bu araziyi ya da üniversiteyi yarın bırakıp giderken, arkasından da götürmeyecektir. Üniversite, Trabzon’a , bölgeye ve ülkeye mal olmuştur. Bu sebeple sayın Ömer Yıldız’a, bırakın sıkıntı çıkarmayı, toplum olarak alkış tutup, o ve onun gibi büyük düşünce sahibi insanlarımızın, daima önünü açmalıyız.

Tüm bu sebepler nedeniyle sayın başkan, değerli kardeşim Mustafa Bıyık’ın, Avrasya politikasını değiştirmesini kendisine öneriyorum. Dinler veya dinlemez, kendi kararıdır. Bir ağabey tavsiyesi benimkisi. Sayın Ömer Yıldız ve onun gibi değerlerimizi de, şehrimizin her kesiminin sahiplenmesi en büyük arzumdur.  Bir bebek gibi doğan, sayın Yıldız’ın büyük emekleri ile çocukluk devrini yaşayan ve delikanlı olmaya aday duruma gelmiş Avrasya, Ömer Yıldız beyin değil, hepimizindir.  Onu sahiplenmek, büyütmek için yardımcı olmak, herkesin görevidir. Olaya böyle yaklaşmak, sanırım gerçek çözüm noktası olacaktır.