Takım tutmak Gönül işidir, İnsan kendi çıkarı için pek çok şeyi yapabilir. Siyasi ve sosyal tercihini değiştirebilir ama asla takımını değiştiremez.”
dedi Erdoğan geçen hafta  katıldığı FB Divan toplantısında...

Ve kendisine
üyelikte 25. yılını doldurduğu için de rozet takıldı.

 

Her kulübe eşit davrandığını söylese de bu şehir 2010-2011 travmasını hala atlatamadı...

Ve hatta 1996 yılında kaçan şampiyonluk ve 2004 yılında hakem Cem Papila travmasıyla birlikte perçinlesen bir acıya, öfkeye, siteme döndü 2011 sendromu...

 

Erdoğan' ı çok seven her Trabzonlunun içinde, 2011 sendromu vardır.

Ve bundan dolayı da ona hala daha büyük bir kırgınlık vardır.

Sevmeyenlerde ise büyük bir öfkedir bu 2011 sendromu…

Çünkü fanatik Erdoğan sevgisine sahip ama bir o kadar da ( belki de daha fazla) TS sevgisiyle yoğrulmuş her TS’lu 2011 sendromunun müsebbibi olarak onu görür.

 

Açalım biraz…


Her şey 2003'te Trabzonspor'un sahasında Fenerbahçe ile oynadığı ve Erdoğan'ın daha yeni Başbakan olduğu dönemde başladı desek yeğdir.

O yıl Fenerbahçe taraftarlarının burada olay çıkarması, babasının kucağındaki küçük bir çocuğun başını yarması ve bunlara istinaden Federasyon nezdinde ceza almasına istinaden, Erdoğan’ın, Fenerbahçe yabancı saha takımı, ceza almasını haksız buluyorum, minvalindeki açıklaması çok büyük tepki çekti.


Ve hatta Ak Parti’ye 2004 yerel seçimini bile kaybettirdi Trabzon'da.

Sonrasında,
şampiyonluğa ramak kalan 2010- 2011 yılında bir Buca- FB maçı öncesi kaptan Alex ve Başkan Aziz Yıldırım'ı makamında kabul eden Erdoğan'ın bu maça istinaden

Aziz Başkan, bir kazaya kurban gitmeyelim minvalindeki açıklamasının ardından, Buca Fenerbahçe maçı 3- 1 ev sahibi takım lehine iken
aynı zamanda bir emniyet mensubu olan maçın hakemi tarafından katledilip resmen 5-3 Fener'e hediye edildi...

Taraflı tarafsız herkes hakemin bu tutumunu Erdoğan'ın maçtan önce bu açıklamalarına bağladı.

Sonrası ise

malumunuz 3 Temmuz süreci…

Şikenin deşifre olmasıyla bir alt lige kesin  düşmesi beklenen Fenerbahçe’yi maalesef üç siyasi parti liderlerinin de ortak söylemi ve tutumu ile ligde tuttular.

Ve bu süreçte de Erdoğan'ın payı çok büyüktü.

( belki de Fetö’ye prim vermemek adınaydı ama kimse bu süreci böyle okumadı.)

 

Trabzonspor bu olaylardan sonra bilhassa maddi ve manevi manada büyük bir çöküşe girdi ve camia odur budur bu tramvayı hala üstünden atamadı.

 

Hal böyleyken geçen hafta verilen bu fotoğraf ( Cumhurbaşkanı, Futbol Federasyon Başkanı ve Eski ve yeni Spor Bakanı)

Yıllar sonra tekrar şampiyonluğa koşan Trabzonspor için aynı sendromunun tekrarlanması korkusunu yarattı.

Ve haklı olarak şu yorumları da beraberinde getirdi.
Boşuna heyecanlanmayın, bu sene şampiyon Fener...

Ve hatta hafta sonu oynanan Göztepe maçındaki hakemlerin VAR’a rağmen bilerek vermedikleri penaltı ya da kırmızı kartlar bile bu fotoğrafa binaen yorumlandı.

 

Cumhurbaşkanı dahi herkesin takım tutma özgürlüğü vardır ama ahbap çavuş ilişkisinin çok yaygın olduğu ülkemizde, birilerine yaranarak makam peşinde koşanların cirit attığı bir ülkede, hakem camiası gibi çok tartışmalı ve her türlü entrikaların döndüğü bir ortamda bu görüntü hiç ama hoş olmamıştır.

Üstelik Vefa Küçük gibi nezaketsiz bir adamın, aidatınızı ödemediniz Cumhurbaşkanı’m, söylemini de bütün bunlara dâhil edelim...

 

Takım tutmak gönül işidir, İnsan kendi çıkarı için pek çok şeyi yapabilir. Siyasi ve sosyal tercihini değiştirebilir ama asla takımını değiştiremez,

dedin ya Reis,
her şeye rağmen
sen ve Devlet varken siyasi tercihimiz değişmez,
takımımız ise zaten hiç değişmedi, değişemez.

Ammaaaaa bu fotoğraf bizi çok hem de çok üzdü.

 

Ezcümle... Olmadı Reis...