Bugün 28 Ocak 2021...

 

Bundan tam 1 asır 1 yıl önce

 

Yani 28 Ocak 1920 tarihinde

 

Misak-ı Milli ( Milli Ant/ Milli Yemin) diye bildiğimiz kararı Son Osmanlı Mebuslar Meclisi toplanarak alır.

Ve ardından Meclis İngilizler tarafından lağvedilir.

 

Çılgın İttihatçıların 6 asırlık devleti 6 yılda çöküşe götürdüğü malum sürecin sonucunda bizim için felaketle sonuçlanan I. Dünya Savaşı…

Sonrasında Sevr ve Mondros süreci…

 

Uluslararası savaş terminolojisine göre ateşkes ilan edildiğinde en son sizde kalan topraklar sizindir,

hukuku geçerlidir.

 

Üstelik I. Dünya Savaşı sona erdiğinde Bugün Misak-ı Milli olarak andığımız topraklar hatta daha da fazlası elimizdeydi.

 

Şeytani İngiliz aklı devreye girdi ve özellikle asırlardır Türkmen yurdu olan Musul ve Kerkük’ü ateşkese rağmen işgal ederek ele geçirdi,

 

Referandum teklifimize istinaden yani Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletine tabi olmayı isteyen Arap- Kürt ve Türklerden oluşan bu coğrafyayı referanduma götürmeyerek,

 

bir nevi uluslararası hukuku bypass ederek meseleyi güçlünün hukukuna çevirerek,

 

borusunun öttüğü Cemiyet i Akvama /Birleşmiş Milletlere coğrafyanın kaderini taşıdı ve belirlenmiş kader dedikleri süreci tamamladı.

 

 

Ve istediğini alarak Musul ve Kerkük başta olmak üzere çoğu yeri bizden kopardı.

 

 

Ne acı ve tuhaftır ki

Bugün herkes

İsrail'e, Amerika'ya

400 yıl bir vali ile yönettiğimiz Yunanistan'a,

Şehir devleti bile diyemeyeceğim Ermenistan'a kin kusar ama zerre İngiliz düşmanlığı yoktur hiçbirimizin içinde.

 

İşte bu da İngiliz aklının ve diplomasisinin başarısıdır.

 

Bütün dünyada hakim dil olan İngilizce bile bunun bir teyitidir.

 

Onun içindir ki kreşten üniversiteye kadar İngilizce öğretmeye çalıştığımız nesilllerimize sadece iki saat İngilizleri anlatsaydık çoğu şeyi başarırdık.

 

Gelelim içimizin diğer bir yangınına

24 milyon kilometre kareden 780 bin kilometre kareye neden düştüğümüzü,

 

Genlerinde Kızıl Elma ülküsü ve

mitolojisinde Ergenekon gibi bir destan olan Türk gencinin sorgulamaması, bunu idrak edememesi ne kadar acı vericidir.

 

Allah aşkına kaç gencimize, Kızıl Elma ülküsünü verebildik.

 

Hadi ondan geçtim, Misak-ı Millî' yi doğru dürüst kaç gencimiz biliyor.

 

Kaç gencimiz bunun acısını, hüznünü ya da bu ecdat topraklarına ve ecdat vasiyetine

tekrar kavuşmanın motivasyonunu içinde yanıyor ve bunu içinde yaşıyor.

 

Atatürk’ün ölmeden önce İnönü’ye “şartlar oluştuğunda Musul ve Kerkük’ü alın”  diye vasiyet bıraktığını,

 İnönü; Ecevit’e, Ecevit’in de Ahmet Necdet Sezer’e bu vasiyeti ilettiğini kaç gencimiz biliyor.

 

Gerçi onlara da kızmamak lazım...

 

Tarih dersinde

21 yaşındaki bir gencin çağ açıp çağ kapatması ile daha gururlanamadan,

 

Ya da 8 yılda bütün Arap yarımadasını alan ve geçilemeyen Sina Çölü’nü geçen Yavuz' un olmayan küpesine odaklanan( hatta o küpeyi kulağına takan)

 

Muhteşem denilen bir adamı Muhteşem Yüzyıl denilen ucube bir dizi ile

 

“Evlat katili/harem ağası/ Hürrem' in dudaklarına yapışık uçkur düşkünü bir adam diye tasavvur eden”

 

(ama ne acıdır ki 72 yaşında bile Avusturya üzerine sefere çıkıp Zigetvar önlerinde hastalıktan öldüğünü, İstanbul’a maaşının haftalar sonra getirildiğini bilemeyen )

 

T.C. İnkılap Tarihi derslerinde ise 600 yıllık devleti tamamen formatlayan bir anlayışla kendi tarihinin içinde zihin türbülansına duçar olan,

 

Sadece Osmanlı'nın yıkılmasıyla 70'e yakın devletin ortaya çıktığını sorgulayamayan,

 

Ya da Osmanlı'nın çökmesi ile bir devletin değil bir medeniyetin çöküşünün gerçekleştiğini idrak edemeyen,

 

Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur, hedefsizliği ile

 

Türkiye’nin üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili vizyonlarıyla

 

bir küçücük devletin genci gibi düşünmeyi kendisine şiar edinen,

 Vs vs vs…

 

 bir gencin;

 

aşağıdaki haritalardan hangi biri yüreğine dokunsun.

 

1-025.jpg2-016.jpg

 

“Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır”

diyen şair, her şeye rağmen yine de umutlandırıyor beni...

 

Ezcümle... Önce Misak-ı Milli sonra Kızıl Elma