Yener Yanık yazdı.

Antalya'da liseliler Kur’an-ı Kerim'e tekme attı haberleri gündeme düştü dün…

Danimarka'da, Fransa'da Peygamberimize hakaret edilirken, kutsal kitabımız yakılırken benzeri bir davranışı öz be öz Türk yurdunda görmek ne acı...

Geldiğimiz noktaya bakın...

“Hey On Beşli” diyerek cepheye gönderilen 12'lilerin, 13'lülerin de olduğu Çanakkale neslinden, Kerimcan Durmazların, Hasan Can Kayaların eğittiği TİKTOK nesline...

"Bölünmesin diye millet, Bâki kalsın diye devlet" gidip de dönmeyen on beşlilerin;

Kuran-ı Kerim' e çifte atan torunları; Antalya Serik'te !

Dikkat ettiyseniz bu aralar bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor…. Sosyal fay hatları, psikolojik, sosyolojik damarlar tetikleniyor…

İmam Hatip'in yanı başında yıl sonu etkinliklerinde dansöz oynatılması,

İstanbul sahilinde aleni porno, Kadir Gecesi’nde içki provakasyonu…

 Öfkeleniyoruz ya da gaza getirilmek isteniyoruz…

Gelelim işin farklı pencerelerden analizine…

Sizi dünyaya getiren var ya; sizi yetiştiren var ya vs vs… diye kızamıyorum, büyük konuşamıyorum.

Çünkü artık çocuklarımızı ebeveynleri değil sanal dünya yetiştiriyor, eğitiyor(!)...

Odasında, okulunda, parkında ve dahi lazımlığında ...

Kısaca her mekânda...

Görüntü bir cep değil, artık sadece elde tutulan, elden düşürülmeyen el telofonundan ibaret amma

zihnen atom bombası tahribatında...

Tiktok nesli...

Youtuber hayali...

Story hevesli...

Bunları ilaveten televizyon dizileri, evlilik programları… Biraz sonra açıklanacak DNA raporları, annemin başkasıyla ilişkisi var, kocam/karım beni aldatıyor… replikleri.

Örf, âdet, değer, kutsal, din, tarih, gelenek vs ...

şöyle dursun ; bunlardan kopukluk ve bunları makaraya sarma ve her türlü gayri ahlaki tutum revaçta...

İşte örnekleri…

Antalya Serik’te ya da Pegasus çalışanlarında ...

Kızlı erkekli... İçki kadehli…

"Kadir Gecesi Özel... Rabbim kabul etsin..."

Story'si ile

sosyal medyanın lağım çukurunda...

 vs vs...

Hepsi birer provokasyon mu...Hepsi için değilse bile bazıları için  aklıma gelmiyor da değil...

Gelelim kutsal kitabımıza yapılan saygısızlığa...

Kuran'ı, nimet olan ekmeği;

 üç  kere öpüp alnına değdiren bir nesilden, Kur'an'a röveşata atan bir nesne nasıl geldiğimizi hep beraber sorgulayalım şimdi...

Eğitimin merkezinde yukarıda değindiğim “dil, din, tarih” şuuru olmadığı müddetçe,

sınavlarda matematik merkeze alınıp, tüm akademik başarıyı bu ders üzerinden kodladığımız sürece,

okuyacak olanla okumayacak olanı 18 yıl boyunca bir sınıfa tıktığımız ve eğitimde şişirilmiş notlarla bir tiyatro oynadığımız mucibince

Ve ve veeee

mesleki eğitimi ön plana çekmediğimiz müddetçe;

TİKTOK yasaklanmadığı, dizilere ve sosyal medyaya çekidüzen verilmediği cihetince

Vs vs vs

diye de her türlü ahlaksızlığı bu yazının sonuna ekledikçe

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

satırlarıyla

satırlarca parçalanmış gibi

âh

çekeriz

eyvâhlık

hali

pür

melalimize

ve

parya halimize...

Toplum muarız, gençlik ise aciz…

Ezcümle...  DİNSEL TACİZ…