Corana virüsü sadece ülkemizi değil dünyayı her yönüyle felce uğrattı. Mevla’ya çok şükür ki devletin aldığı tedbirler ve sağlam sağlık alt yapımız sayesinde inşallah tünelin ucunu görüyoruz ancak bu süreçte ülke olarak çok zor günler geçiriyoruz.

Hal böyleyken malum çevre ve odaklar yine bilindik tavrını sergiliyor ve kendileriyle ortak hareket edenlerle beraber yine şeytani planlar içinde geziyor.

Bu yazıda bunları deşifre etmeye çalışacağız.

Sayın Devlet Bahçeli’nin dün yaptığı şu açıklamalarla başlayalım:

Aziz Atatürk'ün partisi Türkiye'ye diş bileyen, Türk milletine dirsek çeviren ayıplı ve ahlaksız bir siyasetin uçurum dibine yuvarlanmıştır.

Dünkü konuşmaların kısaca özeti şöyle:

CHP’nin PKK’yla olan işbirliği ortadadır.

CHP’nin FETÖ’ye sempatisi gizli ve saklı değildir.

Alevîlik bizimdir, Sünnilik gibi…

İzmir- Ankara Baroları varken İslamifobik düşmanları uzakta aramamak gerekir.

 

CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı görevinden başka her işe burnunu sokarak, her şeye karışarak, her telden çalarak zehirli emellerini birer birer tedavüle sokmaktadır

 

 Dikkat edin zehirli emellerini ifadesini bizzat kullanıyor.

23 Nisan dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çocuklara gönderdiği kolilerin içinden çıkan içeriğe değiniyor Sayın Bahçeli…


Şimdi bu minvalde buram buram Fetö kokan şu görselleri dikkatinize sunuyorum…

aa.jpgbb.jpgcc.jpgdd.jpg

 

İlk üç görsel  23 Nisan dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 100 bin çocuğa gönderdiği hediye kutudan çıkan Cumhuriyet ve Demokrasi” adlı kitaptan…

Satır aralarını bir okuyalım…

 

Caminin penceresine ustaca nakşedilmiş haç işareti ve hemen çaprazında idam sehpası… Başkan Şaşırma Sabrımızı taşırma dövizleriyle Gezi olaylarına ve Erdoğan’a atıf…

İdam sehpası ile Erdoğan’a verilen mesaj ki aynı mesajı uzaktan eğitimin ilk gününde Menderes’in asılmasını gösteren Eba TV ‘de de görmüştük. ( Tesadüftür Hepsi Ben De Masalcıyım yazımda buna da değinmiştim.)

Aleviliği ayrı bir din olarak görme algısı ve bunun üstünden tezgahlanan Alevi-  Sünni ayırımı ve çatışması…

 Apo ve Gül figürü… (Ki Gül ne alaka diyenler için malum zatın Chatham Hause ziyareti esnasında aşağıdaki pozu basına özellikle bu şekilde servis edilmişti. )

ee.jpg

 

Apo üstünden HDP’ye verilen mesajı ya da birlikte iyi salladık sloganının bir okumak gerek. Bütün bunlara “Sayın Demirtaş’ın çizgisini beğeniyorum” kelamını da eklerseniz fotoğraf daha da netleşir.

Gül’ü zikretmiyorum bile. Gülüp geçiyorum. Erkan Mumcu’nun ifadesiyle Kraliçenin Gül’üdür, iltifatını da takdirlerinize sunuyorum ki üsteki fotoğraf da bunun teyididir.

 

Durun daha bitmedi. Siyasetteki yeni oluşumlarla 2023 seçimlerini Gül çatısı altında bir düşünün.

DEVE bize GELECEK parti kuracağız DEVA bulacağız, Babacan adamlarla,  Davudi seslilerimizle…

Peki, Gül bunun neresinde…

Hem her yerinde hem hiçbir yerinde…

Gül bu, konuşmaz, konuşturur…

 Anladınız siz…

 

Yeri gelmişken bu İmam Efendi’nin yolladığı kitap kendisi Beylikdüzü Belediye Başkanı iken 2017’de basılmış bir kitap…

Ancak içeriği Valilikçe uygun görülmediği için  toplatılmış.

Şimdi malum kitabın üstüne İBB logosu vurularak hem de 23 Nisan sosuyla yeniden basılması da tesadüf işte canım tam bu süreçte…

 

Emin olun ki hepicuğu Fetö ve PKK nefretimizden( !) aslolan ise Atatürk sevgimizden, yani imkânım olsa her gün Anıtkabir’e giderim, söyleminden…

Bir dakika bile kaybedecek vaktimiz yok, ondandır ki İstanbul sel su içindeyken,

Bodrum’a da gittik beraber, diyen  Hande Yener,

Depremde depreşip bir caka gösterip Elazığ’dan, Hadi gel Erzurum’a gel, Erzurum yahşi güzel

Kayalım Palandöken nevinden…

 

Siz bunu da anladınız.

Bütün bunlara istinaden, ben hiçbir şey anlamadım diyenler için

 

birilerinin gönlünde taht kuran bu adamın nasıl bir proje olduğunu The İmam( Oğlu) başlığıyla 7 Mayıs 2019’da yani tam manada bu zat başkan olmamışken yazdığım yazıdan okuyabilirler.

Okuyup idrak edebilirler ancak idrak yolu enfeksiyonu geçirenler, yaşayanlar ya da bu sorunu kronikleşenler hariç… 

 

 

10 Aralık Hareketi ve Deniz Baykal'ın tasfiyesi ile başlayan süreci birçok kez yazdım.
Atatürk'ün partisinin nasıl ele geçirildiğini de bu minvalde birçok kez değindim.

Bütün bunlar tüm çıplaklığı ile ortadayken, iktidar değişirse halimin perişan olacağı yönünde yorum yapanlar lütfedip bizi düşünmesinler...

Ne iktidardan zerre menfaatimiz ne de adı muhalefet olan ancak hükümetten ziyade devlete muhalefet eden bu mahfillerden de zerre korkumuz vardır.

Bizim için aslolan parti ya da partiler değil devlettir. Devlet, ebed müddettir.

Bize akıl verenler ve bizi üstü örtülü tehdit edenler lütfen önce partilerine sahip çıksınlar.
Bizi kendilerine dert etmesinler.

 

 Özetle,


Partileri Bahçeli’nin belirttiği odaklarca resmen işgal edilmiş ve böylece Atatürk'ün bütün maneviyatı çiğnenmiş, 2008 yılında Amerika'da algoritması yazılan ve fetö kumpası ile saç ayakları oluşan Baykal kaseti ile vücut bulan,  yeni genel başkanla birlikte HDP'leşen + Fetöleşen bir sattı mahalden arzı endam edilmiştir.


Zaten Sayın Bahçeli’nin dediği tam da budur.

 

Diyanet İşleri Başkanının üzerinden yapılan LGBT tartışmaları ve yüce dinimiz için çağlar öncesi tabirini bizzat kullanan Ankara ve İzmir Barosu' nun hali pür melalini de bu minvalde yorumlayın. 

Bu Barolar, odalar veya sendikal faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin çoğu da maalesef belli zihniyetin işgali altındadır.

Atatürk paratoneri altında Atatürk’e söven de bunlardır. Kendi, kültürüne, değerine, benliğine düşman da bunlardır. Batı’nın pozitivist aklıyla harmanlanmış, laisizim sosuyla İslam’a cephe almış,Türk gibi asil bir kavramı Beyaz Türk gibi beyazı da karartarak kirletmiş olanlar da bunlardır.

Bunlar, onlardır… 

Bunlar, asla yerli ve milli bir refleks içinde olmazlar.

EZCÜMLE… Olmamışlardır, olamazlar da, olmayacaklar da…