Gara operasyonu...

 

Bu zamana kadar sınır ötesinde yaptığımız en zor operasyonlardan biri belki de en zoru…

 

Girilemez, ulaşılamaz, cesaret bile edilemez denilen bir yer…

 

Olası Sincar operasyonu için Sincar ve Kandil'in şahdamarı diye adlandırılan bir saha….

 

 Sadece havadan ikmal yoluyla ulaşım sağlanan, intikali, ikmali karadan imkânsız,

sarp kayalıklardan oluşan, yaklaşık 1900 kilo metre kare alanda operasyon planlanan  çok ama çok zor bir coğrafya...

 

 

NATO standartlarında çok sofistike silahlarla savunulan( bizzat Amerika tarafından verilen )

ve mayınlarla

Bubi tuzakları ile çevrili, eksi yirmi derecede ve 2 metreye varan karlarla örtülü bir yer Gara…

 

 

Üstelik tıpkı Afrin’de olduğu gibi Amerikalı, Alman, Fransız lojistiği ve aklı ile adeta bir dağ üssü…

 

  Mağaraların dizaynı için metro mühendislerinin getirildiği,  mağara girişlerinin hava saldırılarına karşı ince mühendislik hesaplarıyla belirlendiği, mağara içlerinin küçük iş makinaları ve patlatma yöntemleriyle bizdeki kalekollara dönüştürüldüğü, üç ayrı girişi, dokuz odası, demir kapılarla korunaklı ana mağara ve onlarca mağara ile adeta bir askeri üs Gara…

 

 

 

Vitrinde Kandil gözükse de hem Kandil’e giden yol hem de Kandil’den daha sarp bir arazi olması sebebiyle  Gara en stratejik yer...

 

Askeri güvenlik uzmanlarına göre böyle bir operasyonu icra edebilecek Türk Ordusu’ndan başka bir ordu yok.

Hatta tatbikatını bile yapamayacaklarını söyleyenler de var...

Ve

Bir gece ansızın gelebiliriz parolasıyla

Gece 02.40' ta başlatılan bir operasyon...

İşte böyle bir yere yapılan bir operasyon ve sonucunda elliden fazla leş…

 

Özel kuvvetlerin en seçkin birlikleri…

İlk indirme esnasında çıkan çatışmada ikisi yüzbaşı biri astsubay olmak üzere üç de şehit verdik…

 

 

 

Gelelim işin asıl çarpıcı noktasına...Yani pek söylenmeyenine ya da bilinmeyenine…

 

Operasyon her ne kadar yukarıda bahsettiğim saiklerle yapılmış olsa da arka planda PKK' nın 2015’ten beri rehin tuttuğu 13 Mit- Askeri- Polis personeli asıl gerekçeydi.

 

Ve maalesef, Rehin Kurtarma Operasyonu başarıya ulaşacağı esnada, mağara sorumlusu hainin talimatıyla 13 vatan evladımız, biri göğsünden 12'si başından vurularak şehit edildi.

 

Böyle bir emir, mağara sorumlusuna emin olun ki üst düzey PKK yöneticilerinden ve onlara da YPG safındaki üst düzey Amerikan subaylarından verilmiştir.

 

Şehit sayısının 13 olması bile bilhassa rakamlar üzerinden devlete verilen şifreli bir misillemedir.

 Yani bu infazlar, 2017 yılında Kato Dağı’na harekâtı yöneten ve kalktıktan 3 dakika sonra yüksek gerilim hattına takılarak düşen (!)  elim hadiseye bir göndermedir.

 

 PKK’nın ana üs bölgelerinden olan ve o dönem için tıpkı Gara Dağı gibi girilemez denilen Kato Dağı’na 13 rakamı üzerinden yapılan atıftır.

 

 

(Nedense yüksek gerilim hatlarını görmeyen pilotlar kazakırım raporlarına geçiyor.

Sarp kayanın ucundaki ufak bir taşa helikopterin tekerini dokundurup intikal yaptıracak kadar usta olan pilotlarımız nasıl olur da gerilim hatlarına takılır. Üstelik bu gerekçe ile düşen en az 7-8 helikopter kazaları ve onlarca şehidimiz var güya geçmişte. )

 

 

 

Hatırlarsanız Şırnak Şenoba mevkiinde 1 tümgeneral, 2 albay, 1 yarbay, 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, 1 üsteğmen, 2 başçavuş, 2 uzman çavuş toplamda  13 asker tellere takılan (!) helikopterin düşmesi sonucu  şehit olmuştu.

Neticede  Kato Dağı PKK’ya mezar olmuştu ama bedelini de bu şekilde bize ödetmişlerdi.

 

Yani girilemez denilen Kato’ya girdiniz, bedelini ödediniz, şimdi de Gara’ya girip bedelini ödediniz diyor birileri akıllarınca 13 motifi üzerinden…

 

( Bir de 33 motifi üzerinden verilen mesajlar vardır. Bilhassa 1993 yılı… ve Gladyo Türkiye’si…  Türk Devleti’nin en karanlık ve en şaibeli, en acılı, en makûs yılı… Eşref Bitlislerle başlayan suikastlar zinciri; Uğur Mumcular, Turgut Özallar, Adnan Kahveciler ile devam etmişti.

 

 Üç ay ara ile gerçekleştirilen üç katliamda 33 motifi ise bu işin adeta taçlandırılmasıydı.

 Bingöl Elazığ yolunda şehit edilen 33 asker, sonrasında Sivas  Madımak Oteli’nde önce vurulup sonra yakılan 33 vatandaşımız  ve hemen ardından Alevi- Sünni körüklemesine çanak tutacak  Erzincan Başbağlar’daki 33 köylünün katli)

 

Gara’nın belki de bu şekilde dizayn edilişi 13askerin burada tutulması içindi. Böylece hem Türkiye’nin elini kolunu pis blöflerle  bağladılar hem de harekatlarını sınırlı tuttular.

 

Neticede bir bedel daha ödemiş olduk… Ama tarih Türk’e bedel ödetmenin bedelinin ödetilenden çok daha ağır bedellerle ödetildiğini yazar…

 Bundan sonraki süreçte sahada çok daha acımasız ve kararlı adımlar atılacağı muhakkaktır.

 

Belki de atılamamasının bir nedeni de bu rehin tutulan ve pis pazarlıklara duçar edildiğimiz 13 şehidimizdi.

 

Artık yurt içinde bu hainlere destek veren, bunların siyasi oluşumlarıyla bir araya gelen, onlara methiyeler düzen, onların çizgisini beğenen herkes ayağını denk alsın.

 

Bahçeli’nin bugün yaptığı aşağıdaki beyanatları da bu minvalde bunun bir meydan okumasıdır.

 

Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hiç kimse şablon ve bildik ezberlerin arkasına saklanamayacaktır. Masumların kafalarına kurşun sıkan hainleri kim aklamaya ve arkalamaya yelteniyorsa bilinsin ki cinayetlere taammüden iştirak etmiş demektir. Ve teröristtir. Herkes tarafını ve tercihini yapmalıdır: Ya hıyanet ya hidayet, ya melanet ya da millet.

Süleyman Soylu’nun Karayılan çıkışı da bu minvaldedir.

 

Bu devlet Nijerya’daki korsanlardan 16 denizcisini, İşit' in elinden 48 diplomatını tereyağından kıl çeker gibi aldıysa demek ki birileri 13 şehidimizi kurban olarak çoktan seçmişti.

 

 1’inin göğsünden 12’sinin başından tek kurşunla infazının mesajını bundan sonra sahada göreceksiniz.

 

Devlet, bunun bedelini hem itlere hem de itlerin hamiliğini yapan Amerikalı itlere sahada da masada da gösterecektir.

 

Biz yeter ki;

Siyasetten medyaya, bürokrasiden üniversitelere kadar sirayet eden tasmalıları kontrol edelim.

 

Ezcümle... Gara, artık size her yer kapkara...