Rahman Ayhan yazdı.

Dün gece
Düğünümüzü yaptık…
Gelenler,
Gelmek isteyip gelemeyenler
Ve
Katılamayanların hepsine
Gönülden ve yüreklilikle teşekkür ederim…
Ancak
Bu mutlu günümüze bizzat katılan
AK Parti 
Trabzon Milletvekili Av. Salih Cora,
KTÜ Of Teknoloji Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. İrfan Acar,
Doç. Dr. Özcan Özyurt
Ve
Türk Eğitim Sen 2 Nolu Şube Başkanı
Metin İskenderoğlu’na
Ayrıca teşekkürü borç bilirim…

Üniversitelere,
Yüksek Lisans 
Ve 
Doktora öğrencileri için
50/d adında,
Geçici bir kadro tahsis edilmiştir…
Bunun amacı,
Yüksek Lisans
Ve
Doktora yapan öğrenciler
Maaş alarak,
Hem okurken başka birine
Yük olmaz,
Hem de 
Okumuş olduğu bölümün 
Derslerle alakalı işlerini yaparak,
O bölüme katkı yapar…
Ayrıca
Okumuş olduğu bölümün
İç işleyişini öğrenip,
Doktorayı bitirdiği zaman
Birlikte 
Uyum içinde çalışmayı öğrendiği için,
O bölümün 
Akademisyen ihtiyacını karşılar…
Yani,
Okuyup,
Araştırma Görevlisi olarak
Katkı yaptığı bölüme,
Öğretim 
Üyesi olarak görevine devam eder…
Artık
O,
Öğrencileri yetiştiren akademisyendir…
Peki
Bu hep böyle midir?
Hayır
Ne yazık ki hayır!
50/d kadrosu,
Geçici bir kadro olduğundan,
Bu kadroya atananlar,
Bir 
Doktor olarak 
Mezun oldukları için,
Başka kurum 
Ve
Kuruluşlara da atanıp,
Mesleklerini icra ederler…
Hatta
Büyük üniversitelerde okuyup
Doktor olarak mezun olanlar,
Özel üniversitelere
Veya
Daha küçük 
Devlet üniversitelerin
Öğretim üyesi açığını kapatıp,
Oralarda öğrenci yetiştirmeye devam eder…

Beni
Takip edenler biliyor…
KTÜ’nün
Efsane rektörü Prof. Dr. Türkay Tüdeş’le
Röportaj yapmış,
Bir dönemin 
Karanlık yüzünü aydınlatmıştık…  
Ona
Kimsenin soramadığı soruları
Cesurca sormuş,
O da
Açıkça cevaplamıştı…
Hatta
Rektörlük yaptığı
KTÜ’ye bağlı Koru Otele alınmadığını
Üzülerek anlatmıştı…
Hoca anlatmadan önce,
Siyasetçi
Bürokrat ve
Bütün her ortamda herkese
İnancından dolayı,
Üniversiteden ilişiğinin kesildiğini anlatan
Şimdiki rektörün,
Doğruları söylemediğini anlamıştık…
Kendini
Hakkı elinden alınmış
Ve  
Mağdur gösteren rektör,
KTÜ Rektörlüğü gibi
Çok önemli bir göreve atanmıştı…
Hatta
Bilimsel ve
Tecrübe olarak çok ileride olan
Prof. Dr. Uğur Çevik Hocanın
Ataması yapılmışken,
Araya giren bazıları
Sayın Cumhurbaşkanına ulaşıp,
Kendisinin
Şiir okudu diye mağdur olmasını
Örnek göstererek,
Sayın rektörün
Üniversiteden atılmasını,
Mağduriyet olarak yansıtmışlardı…
Peki
Doğrusu ne idi?
Efsane rektör
Prof. Dr. Türkay Tüdeş’e göre
Şimdiki rektör o zamanlar,
50/d kadrosunda bir asistan idi…
Doktorası bitince
Yüzlerce olan diğerleri gibi
Onun da,
Üniversite ile ilişiği kesilmişti…
Fakat
Kendinin belirttiği gibi
Dini hassasiyeti olduğu için değil,
Doktorayı bitirdikten sonra
Hocasına karşı,
Ukala
Ve
Kendini bilmez tavırlar içine girmiş,
Ekip çalışmasına
Uyum sağlayamamıştı…
Hocası rektör yardımcısı olan
Şimdiki rektörün,
Uyumsuz,
Gururlu ve 
Kibirli olması yüzünden,
Üniversitede kalması uygun görülmemişti…
Atıldıktan sonra
Mağdur olduğunu anlatan rektör,
Atılma nedenini
Dindar olduğuna bağlamıştı…

Neyse
Yazımız çok uzadı…
Tarihin önemli meselelerini
Aydınlatmaya devam edeceğiz…
Çok yakında
Tarihin bir dönemine daha ışık tutacağım…
Çok yakında eski KTÜ Rektörü,
YÖK Başkanı,
Prof. Dr. Kemal Gürüz Hoca ile
Röportaj yapıp,
Bir dönemi daha aydınlatacağız…