"Elazığ ve Malatya'da 24 Ocak Cuma günü meydana gelen ve can kayıplarına yol açan 6.8 şiddetindeki deprem nedeniyle ölenlere rahmet yaralı kurtulan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum."
 

Geçtiğimiz hafta çok elim bir afet yaşadık. Türkiye Futbol Federasyonu’nun 27 Ocak Pazartesi günü oynayacağımız Yeni Malatyaspor karşılaşmasını ileri bir tarihe ertelemesi kararı Fenerbahçe kulübünü rahatsız etti. Öyle ki Fenerbahçe spor klübü konuyla ilgili resmi internet sitesinden yayınladığı yazı ile Trabzonspor’u suçlayan, tahkir eden kendine avantaj sağlamaya çalışan bir camiaymış gibi gösterdi. Fakat yaptığı bu açıklama hem spor kamuoyundan hemde Fenerbahçe’ye gönül vermiş taraftarlar tarafından hoş karşılanmadı. Kazanmak için her şeyi mübah görenlerin insaniyet ve vicdandan uzak bu tutumu Türk futbolunun neden hala bu seviyede kaldığının en büyük nedeni olsa gerek.
 

Trabzonspor'un, maçın ertelenmesi ile ilgili Türkiye Futbol Federasyonu'na "talebi bırakın" iması bile olmadığı halde; maçtan bir gün önce şehre takım otobüsünü gönderdiği halde; Fenerbahçe Kongre Üyesi olduğu ileri sürülen Malatyaspor Başkanı Adil Gevrek'in hezeyanlarından yola çıkarak olayın gerçekliğini dahi doğrulatmadan bildiri yayınlamak milyonlarca taraftarı olan asırlık bir kulübe hiç yakışmadı.

*****

Denizlispor ile oynanan kupa maçında haksız sarı kart görüp (2) ihraç edilen Nwakaeme için hafta içinde Trabzonspor'un, kararın iptaline dair bulunduğu itiraz reddedildi. 
 

"Takımın en önemli oyuncusu Fenerbahçe maçında yok." 
 

Ama Vedat Muriqi'nin bilerek ikinci sarı kartı gördüğü yönündeki yaygın kanaata rağmen Türkiye Futbol Federasyonu, Futbol Disiplin Talimatı'nı uygulamadı ve Kosovalı oyuncuya ceza vermedi.


*****
 

Şampiyonluk yarışının en kritik maçı böyle sıkıntılı ve gergin bir ortamda oynandı. Müthiş bir tempoya sahne olan mücadeleye, Fenerbahçe; henüz ilk dakikada bulduğu golle 1-0 önde başladı. Nwakaeme’nin yokluğunda oyunu rakip sahada tutunmakta zorlanan Trabzonspor’da özellikle Yusuf Sarı’nın performansı hayal kırıklığı yarattı. 
 

*****
 

Fenerbahçe; Ozan Tufan, Gustavo ve Kruse ile orta sahada çok dinamik, mücadeleci ve efektif bir futbol oynadı. Sarı-Lacivertli ekip, bunun sonucunda çok büyük bir baskı kurup topla oynama oranlarında büyük bir farkla Trabzonspor’un önüne geçti. 
 

Trabzonspor ise çift forvetle başladığı maçı Yusuf Sarı ve Ekuban'ın çıkması ile 4-3-2-1 diziliminde tamamladı. 
 

*****
 

Ersun Yanal; Dirar ve Tolga'yı çıkararak Emre Belözoğlu ve Deniz Türüç'ü oyuna soktu. Trabzonspor da Guilherme ve Sturridge ile topu üçüncü bölgede tutarak Fenerbahçe’nin baskısını kırmayı hedefledi. Bordo-Mavililer; belli dakikalarda oyunu soğutup, Fenerbahçe'nin direncini kırdı. Ama bu uzun sürmedi; maçın son bölümleri büyük bir heyecana sahne oldu. 


Sezonun ilk yarısında Ünal Hocanın yaptığı rotasyonları çok eleştiren biri olarak şunu söyleyebilirim ki; futbolcu maça dinlenerek değil oynayarak hazır olur. O yüzden Malatya maçının Trabzonspor’u olumsuz etkilediğini ifade etmek yersiz değil.
 

Öte yandan; Hüseyin Hoca’nın taktiksel müdahale zamanları ve değişiklikleri doğruydu. 


*****
 

Trabzonspor'da ciddi bir kondisyon problemi olduğunu söyleyebiliriz, söz konusu nedenden dolayı topu rakibe teslim ettiler: "Bu yüzden haddini bilerek oynayıp kaptığı topları etkili ataklara dönüştürüp sonuca gitmekten başka çareleri yok."


*****
 

Futbol yorumcularının genelde söylediği; "Atan ve tutanın iyi olacak" cümlesi bu maçın özetiydi  diyebiliriz. 
 

"Sezon başından beri yapılan Vedat Muriqi-Alexander Sørloth ile Altay Bayındır-Uğurcan Çakır kıyaslamaları bu maç ile son bulmuştur. Bu maç; Süper Lig'deki bazı klişelerin kırıldığı bir mücadele olmuştur." 
 

Şöyle ki; Trabzonspor öne geçtiği maçlarda en çok puan kaybeden Fenerbahçe ise mağlup duruma düştüğü maçlarda en çok puan kazanan takımken dün akşam bu istatistiklerin hiçbir şey göstermediğini gördük. 


*****
 

Sørloth bir proje oyuncusu... Bir santrafordan ne bekliyorsanız hepsi onda var; mücadeleci, skor bulma becerisi yüksek, hücum-pres yaparak rakibi bunaltan, dripling atan, adam eksilten, asist yapabilen, hava toplarında etkili olabilen, sırtı dönük stop pas yapan ve orta sahayı top tutarak rahatlatan; bir takım için her şeyini veren böyle bir oyuncuyu Süper Lig'de uzun zamandır görmedim. 
 

*****
 

Avrupa'dan onlarca takımın ilgilendiği ve Liverpool'un devre arasında transfer teklifi yaptığı Uğurcan Çakır; Fenerbahçe karşısında kariyer rekorunu 8 kurtarış ile 4. kez egale etti. Ayrıca bu sezon Fenerbahçe'ye karşı oynadığı iki maçta kalesini 16 net pozisyonda kapattı.
 

*****
 

Gelelim hakeme... 
 

Hava topu mücadelesinde Serdar Aziz'in Sörloth'a dirseğinde de sarı kartı es geçti. Sonrasında yine Sörloth'un yüzüne Serdar'ın kramponu geldi fakat yine ihtar yok.
 

Üç sene önce yine kendisinin yönettiği Fenerbahçe-Beşiktaş maçındaki Robin Van Persie-Tosic pozisyonun birebir aynısında Serdar Aziz'e kırmızı kart göstermeyerek kendisi ile çelişti.
 

Öte yandan -ilginç bir şekilde- Serdar Aziz bu maçı sarı kart bile görmeden tamamlarken hakem Ali Palabıyık; Luiz Gustavo'ya, "cezasını kupa maçında tamamlasın diye" ikinci ihtarını esirgemedi. 
 

Son dakikalarda; Sturridge'nin attığı golde VAR'dan gelen hileli görüntüyü dikkatle inceledim; VAR, ofsayt anında; Sturridge topa değdiğinde değil 8 santimetre uzaklaştığında çizgiyi çekerek nizami golü iptal ediyor.


Maçın 57. dakikasında ileride baskı yapan Badou Ndiaye, Luiz Gustavo'dan topu tertemiz bir şekilde çalıp boş pozisyonda ağları buldu ancak hakem Ali Palabıyık, Ndiaye'nin Gustavo'ya faul yaptığını işaret ederek Trabzonspor’un golünü yedi. 


Palabıyık, ilk yarıda Vedat Muriqi’nin eline çarpan topta beyaz noktayı göstermedi. Maç boyunca Trabzonspor’un ataklarını saçma sapan faullerle kesti. Hakem, takdir haklarını sürekli Fenerbahçe'den yana kullanarak Fenerbahçe’nin Trabzonspor üstünde baskı kurmasında çok büyük katkısı oldu.
 

*****
 

Şampiyonluk yolundaki iki favori takım; Trabzonspor ve Fenerbahçe’nin kora kor mücadelesinde hakem maçın önüne geçip iki takımın mücadelesine gölge düşürdü.
 

Son yıllarda şampiyonlukların sahada değil masa başında elde edildiği bu kirli düzende eğer "Şampiyon" olmak istiyorsan dün Trabzonspor'un yaptığı gibi hakemi de yeneceksin.
 

Selam ve Saygılarımla