“Olmadı deduğumuz, oldi demeduğumuz” diye bu yöreye  ait maninin sözleri tercüman olsun derdumuze…

Oldi demeduklerumuzdan  başlayalım:

Hoca, sene başı yapılan birçok  oyuncu transferine cevaz vermedi… İstedikleri alınmadı, alınanları istemedi.

Kronik Türk futbolu hastalığıydı bu… Bu kadar kulübün milyar dolarları aşan borçlarının ana damarıydı bu iş bilmez yöneticilik  /fırsatçılık/  avantacılık ve hatta maalesef bir nevi dolandırıcılık…

Çünkü milyarlarca dolar dönen bir endüstri oldu artık futbol… İddia kisvesiyle kumar da işin içine girdi…

Vs…Vs…

Siyasette kullanılan Türk tipi  Başkanlık misali bize has bir kulüp Başkanlığı modeli yıllardır futbolun içinde bir kene gibi emdi kulüplerin kanını ve yaktı taraftarların canını…

İşin ehli olmayan, rant ve etiket peşinden koşan yöneticiler/ Başkanlar ve bunlarla ortak hareket eden simsar menajerler başroldeydi…

Türk tipi kulüp yöneticiliğinde hoca, sadece emir eridir, maaşlı elemandır, başarısızlıkta kellesi ilk gidecek adamdır…

Biz; oyuncuyu alırız, kaymağını yeriz; o, işini yapar, olmadı kovulur gider… Biz ise kovulana kadar heybe dolar, rezillik de üç gün sürer…

Anlayışı bizi ve Türk futbolunu iflasın eşiğine getirdi.

 

  Biliç ( bir dönem Beşiktaş’ı çalıştıran Hırvat Hoca ) muhteşem özetledi Türk tipi kulüp başkanlığını ve etkilerini:  

Türk futbolunda  bilgili olanların yetkisi yok , yetkisi olanların da bilgisi yok.

Bilhassa dağların denize paralel uzandığı Karadeniz kıyılarında ve özellikle Trabzon’da çok sık  görülen marazi bir durumdur bu…

Ama ülke çapında düzen hep aynı işler… Yani organize işler, dağlar misali paralel işler…

Başına buyruk birkaç yönetici, anasının gözü birkaç menajer bir araya gelir ve kırpıştırır …

Ofli Hoca fıkrası misali :

Dinen hoş olmasa da derdimizi anlatmada birebirdir bu fıkra… Malum fıkrayı çoğu bildiği için buraya sadece Ofli’nin Müftü ile koyun kırpma kısmını naklediyorum:

Trabzon'dan çıktım yola, Van’da verdim mola, 400 koyun verdiler baha, Allah’ım, şükürler olsun saha, Allahuekber!..


Tam o sırada arkadan, "Öhhö, öhhö!.." şeklinde öksürük sesi duyulmuş.

İmamlık yapan Ofl:

 "Ula, müftüye yakalanduk galiba?" diye düşünmüş ve ikinci rekatta sözlerinde biraz değişiklik yapmış:


- Trabzon’dan çıktım yola, Van’da verdim mola, 400 Koyun verdiler baha, yarısı saha, yarısi baha, Allah’ım, şükürler olsun saha, Allahuekber!


Namazdan sonra, köylüler müftüye sormuşlar:
- İmam efendi namazı doğru mu kıldırıyor?
Oflu müftü, köylülere cevap vermiş:
- Haçan, birinci rekatta biraz şaşurdi, ama ikinci rekatta işi düzeltti!

İşler böyle gittiği için,  futbol camiasında düzgün adamlar yetişmiyor. Düzgün olanlar da tefe konuluyor.

Alt yapıları söylemeye bile gerek yok… Hep, adamın adamı…

Ne yetenekli oyuncular hoca kaprislerinden, sık değişen yönetimlerden  boğularak kayboluyor…

Dedik ya adamın adamı…

Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi
Âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi.”

diyen şaire de rahmet okutur bunlar ama biz yine rahmet olsun diyelim şaire…

 

 Bu minvalden devam edelim  Ünal Hoca ile…

Ünal Hoca, kişilik abidesi bir adamdır. Delikanlıdır, merttir… Kendisini hocalık olarak eleştirmek başka ( ki eleştirmişimdir de ya da eleştireceğimdir de )  ama kişiliğine, karakterine zerre laf söylenmez…

Dünkü maçtan sonraki basın toplantısında Başkan’a da dokundurdu. Gazetecilerin ortalığı yakan sorularına yeri geldi bir itfaiyeci edasıyla cevap verdi yeri geldi ateşi daha da körükledi.

Haksız mıydı, değildi…

Başkan,  Konya maçının ardından basın üzerinden hocaya laf gönderdi,  bunları oturup hoca ile yüz yüze konuşmayıp bir taraftar gibi konuştu ve hoca da edebince cevapladı.

Hocalığım ayrı ama Ünal Karaman kimliği üzerinden kimseye laf söyletmem dedi ve bu yönüyle, net bir duruş gösterdi.

Tabi, her şey edebince, adabıncaydı ama keşke bu minvalde basına malzeme verilmeseydi…

Yazinın başındaki “Oldİ demeduklerumuz”la bitirelim yazıyı…

Yusuf, hocaya rağmen gitti, Ömür sezonu kapattı, takımın yarısı sakatlandı, Sturidge çoğu maça ağda yapıp kılı esnediği için çıkmadı, Mikel, “O bi “ gariya laf geçuremedi, Sosa Sturidge’nin parasına bozuldu, Nwakayeme’nin morali  hepsine bozildi

Temel misali…

Ula bu moral Çin mali midur da herkeste bozuk oliy…

Mizah da bir tarafa…

Her şeye rağmen bu kadar bozuk takımı Ünal Hoca ve ekibi lig üçüncüsü olarak bir yere  getirdi…

 

Ezcümle… OYLE DEĞİL Mİ ÜNAL HOCA