Cumhuriyetin 1.asrına 1 kala; gerçekleşen asırlık değil asırlarca süren bir rüya...

Dünyanın enerji ve değerli madenler yönünden en zengin topraklarında olan 20 bin yıllık ecdat diyarı Türk dünyası ile

Asya'yı Avrupa'ya bağlayan ve en stratejik ülke olan Türkiye'nin vuslatı...

Gardaşların gucaklaşması...

Bozkurtların dirilişi...

Türk asrının başladığının cihana ilanı...

Türk' ü; "Tatar, Kazak, Kırgız, Azeri, Özbek…” diye bölüp,

bir asırdır tutsak eden, birbirine düşürüp savaştıran, onlara kimliklerini, dinini ve kodlarını unutturmaya çalışan ve bunun için de kendi alfabesiyle ve diliyle asimle politikası uygulayan… Urus" keferesine karşı ikinci kez Ergenekon' dan çıkışın miladı...

Bilge Kağan’ın 1300 yıllık vasiyetinin gerçekleşme anı...

Kavimler Göçü ve sonrasında Avrupa'yı titreten Atilla'nın torunlarının yine biz geldik dercesine arzı endamı...

Sokullu'nun Don- Volga nehirlerini birleştirmek amacıyla Türkistan bölgesindeki Türkleri, Ruslara karşı korumak ve Karadeniz’in güvenliğini sağlamak istediği ama devletin çöküşe girdiği ve 5 asırdır belini doğrultamadığı makûs sürecin bitişinin vesikası…

Don Volga' nın farklı bir vücut bulmuş hali...

40 milyon Türk' ün başına bela edilen ve Türk' ü esir tutan Pers İran' ın;

Türkü vuslata erdirememek için Karabağ' ı işgal edip Hocalı katliamını yapan

adeta Rus' un köpeği olup Türk yolunu bölen Ermenistan'ın;

Türk düşmanlığı ve korkusu yüzünden Amerika’yı işgalci bir güç hüviyetiyle kendi ülkesine çağıran ve zayıf olduğumuz bir anda saldırıya geçmeyi planlayan Avrupa’nın şımarık çocuğu  Yunan’ın;

Osmanlıyı içten yıkan İngiliz' in,

Dünyaya demokrasi getireceğim diye her tarafı kan gölüne çeviren katil Amerika’nın;

Ve tüm bu devletlerin üstünde olan ve dünyayı yönettiğini sanan şeytani aklın,

Yani Şambala' nın- Kabala' nın

 kâbusu bugün...

Dünya beşten büyüktür, lafzının muhatabı; Rusya'nın, Amerika' nın, Çin'in, İngiltere ve Fransa’nın;

Haçlı Birliği denilen Avrupa Birliği' nin

yani cümle keferenin

 korktuğunun başına geldiği gündür bugün...

Mustafa Kemal'in, Ömer Seyfettin'in, Mehmet Emin Yurdakul' un, Yusuf Akçura' nın, Çılgın Enver Paşa' nın, Ziya Gökalp' in, Nihal Atsız'ın ın, Başbuğ Türkeş' in, Turgut Özal’ın, Muhsin Başkan' ın …

kabirlerinin pürnur olduğu gündür bugün.

Bir gün gelecek, özgardaşlar buluşacak, Turan vücut bulacak diye kurduğumuz bütün cümlelerin, gördüğümüz bütün rüyaların, gönlümüzden geçen tüm hayallerin, ettiğimiz tüm duaların … Cenabı Mevla tarafından kabul buyrulduğu, bize müjdelendiği gündür bugün...

Aksakallıların, Gök yeleli Bozkurtların; Oğuz Kağan' ın önünde yürüdüğü ve ona Kızıl Elma yolunu hedef gösterttiği gündür bugün...

İşte ne olduysa bugünden sonra içeride oldu…

Dedik ya asırlık rüyalar gerçek oldu ve bize rüya olan “cümle kefere”ye kabus oldu ve olan da bundan sonra oldu...

2001 krizindeki gibi bir deprem; dövizde altında bir günde oldu...

Batı' nın diyalektiği ile ilim görmüş(!)batıyoruzcular, ekonomist- iktisatçı prof. etiketiyle ringe çıktı...

Tencere, tavacılar arzı endam etti...

Mandacı sözde muhalefet,

“Haydi Abbas, vakit tamam, akşam diyordun, oldu akşam” misali; seçim borazanına yine üfledi...

Yani hepsine bir bilindik hal oldu...

Kimi Hindu kimi Yamyam kimi bilmem ne bela

diyen şaire yine ayan oldu...

Yine yemeyecek...

Yıllardır söylüyorum, yazıyorum, yine söylüyorum yine yazıyorum...

Biz, içimizdeki hainlere rağmen tarihsel kodlarımıza döneceğiz...

Biz, 300 yıllık bu sarmaldan da çıkacağız, bu ekonomik prangayı da kıracağız, hatta yavaştan ayak sesleriyle çıkıyoruz da...

Devlet aklı;

Ekonomik  Kurtuluş Savaşı veya 15 Temmuz’un ekonomi ayağı parolalarıyla yeni bir savaş başlattı…

Aslında savaşa karşı bir savaş bu…

Üç yüz yıllık ekonomik esaretin zincirlerine karşı bir manifestodur bu…

Nasıl ki IMF prangasından kurtuluşumuzun  hemen peşine Gezi Olayları’nı tertipleyip 200 yılın ardından yüzde 5’in altına inen faizleri hortlatmışlarsa, o günden bugüne devlet belini doğrultamamışsa;

peşine Fetöcü hainlerle 17-25 Aralık Finansal Darbe’yi organize etmişlerse, yine de muvaffak olamayıp önce Hendek Olayları’nı ve finalinde 15 Temmuz işgal girişimine kalkışmışlarsa,

şimdi de bunun ekonomi ayağını icra ederek büyük bir güçle saldırarak geliyorlar.

Yumuşak karnımızdan giriyorlar.

Erdoğan’ı, iktidara getiren gerekçelerle

 bu sefer onu götürmek istiyorlar.

Karşılıksız bastıkları Dolar üzerinden kur baskısı yapıp, içerideki işbirlikçileriyle eşgüdümlü hareket edip bir hiper enflasyon oluşturup ve akabinde iyice gırtlağı sıkılan halkı isyana sürükleme ve iktidarı devirerek sonuç alma niyetindeler.

Devleti ise;

seni üç yüz yıldır faiz üzerinden sömürüyorum, Dolar veya Avro zaten benim param ama senin gırtlağına bastığım en etkili enstrüman ve sana diz çöktürttüğüm en büyük silah faiz, diyerek yıllarca baskıladıkları gibi kur üzerinden tehdit ediyorlar.

İşte reste karşı rest mantığıyla  ilk defa kararlı bir duruşla devlet, bu tefecilere savaş açtı.

Düşük faiz, yüksek kur ile cari açığın önüne geçip üretim ekonomisinin kararını aldı.

Buna direnen bürokratları görevden aldı ve bu zihniyetin bürokratları göreve getirildi.

Aslında damadın da yapmak istediği buydu ama kur baskısı yüzünden Merkez Bankasının rezervlerini piyasaya sürmek zorunda kaldığı için ve muhtemeldir ki yalnızlaştırıldığı için başarılı olamadı.

Sonunda tefeciler onun da kellesini aldı.

Sonra yine faizler yükseltildi ama Dolar yine durdurulamadı.

Çünkü her şey yılardır kusursuz işlediği ve altın vuruşla sonuç alındığı gibi tıkır tıkır inceden inceye işledi. 

Bu kadar etkili bir sonuç almalarında tabii ki içimizdeki hainlerin de tesiri vardı.

Devlet, üretim artsın diye faizleri düşürse de haysiyet yoksunu ve iş adamlı sıfatlı bazı zatlar, çektikleri kredileri çok öncesinden Dolara yatırdı ve devlet, kendi eliyle operasyona maruz bırakıldı.

Zaten parası olanlar, yüzde atmışa yakın bir oranda döviz mevduatını bankalara yatırıp önceden pozisyon almışlardı.

İçte böyle bir Türkiye gerçeği dururken,  dışarısı zaten çoktan alev almıştı bile… 

Şeytani aklın ulus devletlere operasyon çekmek ve dünyada büyük bir ekonomik kaos oluşturmak için planladığı covid süreciyle de başta emtia, gıda ve enerji gibi kalemler fahiş bir oranda fiyatlandı.

İşte tam da bu minvalde üretim üssü olma cihetiyle Türkiye lehine bir fırsat da doğdu.

Ve Erdoğan öncülüğündeki Devlet aklı; bütün bunları görerek ve paradan para kazanan ve adına Neo Liberal Ekonomi denilen kaldıraçlı faiz düzeniyle Türkiye’yi sömüren,esaret altında tutan, Demokles’in kılcı gibi başı üzerinde duran bu düzenden;

 2023’ün önündeki en büyük engel olan bu ekonomik prangadan tam da bu esnada kurtulma kararı aldı.

Ve birileri de kendince bedelini ödetti…

Ama emin olun ki geri adım atılmayacak. Bedeli ne olursa olsun denilerek Suriye’ye ve  Irak’a Amerika ve Rusya’ya hem de bir nevi posta koyarak nasıl girmişsek ve zafere ulaşmışsak bu  konuda da geri adım atılmayacak.

Eğer bunu idrak edip devletimize sahip çıkarsak ve bu çok ama çok zor sürece biraz sabredebilirsek bunu da başaracağız Allah’ın izniyle…

Yıllarca uyuşturucuya bağlı bir vücudun, ilk tedaviye tepkisi çok sert olur...

Japonya da G.Kore de Almanya da bu süreçten böyle çıktı.

 Ağrısız doğum olmaz, olmayacak da… ,

Aldırmayın siz yeminli Türkiye düşmanlarına, felaket tellallarına…

Batan bir ülkeye, başlangıçta 10 milyar dolarlık bir yatırımla

ve üstelik

Coğrafyanın her yerinde karşımıza çıkarılan, 15 Temmuz’un dahi finansörü olan ama bugün itibari ile ayağımıza gelen Birleşik Arap Emirlikleri yatırım yapmaz...

Yani azılı düşman bile büyük fotoğrafı görüp biat ediyorsa, siz de  devletinize inanın.

İhracatı 200 milyar doları aşmış, borçlanma oranı en düşük, cari açığı hızla kapanan ve savunma sanayinde attığı adımlarla ve Libya’da, Karabağ’da gerçekleştirdiği operasyonlarla bileği bükülmeyen ve ona rağmen bir şey yapılamaz dedirten bir devlet;  batmanın değil şahlanışın arifesindedir.

Türkiye, coğrafyanın her yerindedir…

Adriyatik' ten Çin Seddine, Akdeniz’den Somali’ye kadar hükmedecek ve dünya beşten büyüktür lafzını sahada tek gösterecek büyük bir devlettir.

İşte onun için diyorum ki…

Ezcümle... Başaramayacaksınız...