Ülkemizdeki futbol ve diğer branşlar için sınırlı sayıda kulüp alt yapı organizasyonuna gerçek manada önem vererek belirli bir plan ve sistem dahilinde çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak birçok kulüp aynı ciddiyetle işe bakmamaktadır. Gelinen noktada gerçek manada alt yapı zorunluluğu tüm çıplaklığı ile karşımıza çıkmaktadır. Öyleyse ülkemizde sportif alt yapılarda neler yapılmalıdır. Bugün ülkemizdeki futbol alt yapı durumu ve olması gerekenler hakkında bilgi paylaşımında bulunacağım.

Ülkemiz seksenli ve doksanlı yıllara nazaran fiziki şartlar (saha tesis vb.) bakımından daha iyi konumda olduğu doğrudur. Öyle ise iş organizasyona kalmaktadır. Bu organizasyonu yapacak olan kurumlar işin içinde olan futbol kulüpleri ve TFF’dir. Yapılması gerekenler ise şunlardır.

Kulüplerden işe başlarsak, kulüpler başarı analizlerini yani başarılı ve başarısızlık kriterlerini ülke futbolunun gerçeklerini göz önünde bulundurarak, başta kendi camiaları olmak üzere tüm futbol kamuoyuna cesaretle açıklamalıdırlar. Daha açacak olursak başta büyük futbol kulüplerimiz olmak üzere başarılı olma kriterinin şampiyonluk olduğu gibi saçma sapan düşüncelerinden vazgeçmek zorundadır. Ayrıca bu kötü düşünceler camiaları germekte olup toplumsal bazı kötü olaylara kadar bizleri itmektedir. Başarı baktığınız yere göredir. Örneğin süper lig de 2.veya 3. Olan tamamen başarısız mıdır? Eğer başarısız ise geri kalan 15 kulübün varlık sebebi sorgulanmaz mı? Liverpool, Ajax, Tottenham , Benfica, Porto, Marsilya Dortmund,Leipzig gibi kulüpler başarısız mı ? Bu kulüpler her yıl hatta uzun yıllar şampiyon olamamaktadır. Öyle ise başarıyı nerde aramalıyız. Belirli bir sistemin var mı ve sağlıklı bir şekilde işliyor mu? Her yıl Avrupa arenasında başarılı işler yapılıyor mu? Kulüp’ün kurumsal kimliği sorunsuz yürüyor mu? Kulüpler kişilere bağımlı olmaktan çıkmış mı? Altyapın üretiyor mu? Yıllık bilançon çok olağan üstü olaylar olmadığı taktirde artılara da devamlılık gösteriyor mu? Yani sistem içerisinde üretmek ,ürettiklerinle yarışmak, yarışırken izleyenlere keyif vermek, ürettiklerini satarak ülkene katma değer katmak, üretim sonucu büyüyerek futbol kulübü olmaktan çıkıp gerçek manada spor kulübü olup daha çok genci spor la buluşturmak böylelikle bir sonraki nesile fayda sağlamak. Bence başarı budur. Diğeri ise gösteriştir. Gösterişinde sonu kulüplerin bugün içinde olduğu durumdur. Çok tuhaf değil mi? Topluma yarar sağlamak için kurulan kulüpler bugün toplumdan dilenir vaziyette. Derhâl önlem alınmalı.

İkinci olarak TFF’nin yapması gerekenler.

TFF Türk futbolunun içinde bulunduğu gerçekleri yani sportif mali kurumsal başarısızlığı kabul edip tüm kamuoyu ile paylaşıp ,olması gereken sistemin nasıl olacağını tartışmaya açmalıdır. Kısacası üreterek mi? Var olup yarışacağız yoksa paralar harcayarak başarıyı yakalamanın peşinden koşacağız. TFF ve tüm spor kamuoyu birinci seçeneği kabul ederse (alt yapının temel dayanağı budur) şunları yapmalıdır.

1-TFF şehirlerdeki nüfus sayısına göre her ilin amatör futbol kulübü sayısının sabitleme getirmesi zaruridir. Şimdi sen bu kulüplerden ne istiyorsun dediğinizi duymuş gibiyim. Neden mi? İstanbul’u ele alacak olursak. İstanbul’da 750 civarı amatör futbol kulübü var.(İstanbul’daki 8-17 yaş nüfus sayısını baz alırsak) Bu kadar kulübün olması o şehrin gençleri için ilk bakışta iyi olarak gözüküyor. Acaba öylemi? Bu kulüplerde futbol oynayan çocukların aldığı eğitim ve ortam onlar için yararlımı değil mi? Kesinlikle tartışılmalı.15 yıl amatörde antrenörlük yapmış bir kişi olarak gördüklerim beni hiçte olumlu düşüncelere sevk etmiyor. Bu kulüplerin birçoğunun ne sahası ne doğru dürüst tesisi ne doğru dürüst hocası(çoğunda alt yapıda bulunan 8 kategoride tek hoca. Oda kulüp lokalinin işletmecisi karşılığı olarak yapmakta)ne tertibi ne düzeni olmayan mahalle kulüpleri. Acaba bu kulüplerin federe edilmesinin arkasında başka sebepler mi var. Mesela, futbol ile ilgili kurumların seçimlerinde (TÜFAD,ASKF)oy almak için yapılan hesaplar mı? Yoksa bir sahsın sırf ego tatmini ve ya ticari siyasi toplumsal beklentilerine daha çabuk ulaşmak için koltuk kapma yani başkan olma dürtüsü mü? Çok ilginçtir bu kulüp başkanlarının %80’i hiç değişmez. Hep aynı kişilerdir. Acaba bu kulüpler birleşmelimi sayısı azaltılıp kalitesi artırılmalı mı. Bu kulüp yönetimlerine bazı sınırlamalar ve değer katacak unsurlar getirilmeli mi? Bana göre yapılmalı. Bana göre ülke futbolunun temel sorunu burada yatmaktadır. Bunlardan doğacak boşluğu diğer amatör branşlarla doldurmalıyız. Çünkü futbol en popüler spor dalı. Çocuklar ilk etapta futbola yöneliyor. Ancak hepsi futbola yetenekli değil. Başka branşta yıldız olacak çocukları buralarda heba ediyoruz. Bu kesin. Şunu da söylemeden geçersem haksızlık olur. Bu işi amatörde hakkıyla yapan yönetici ve antrenör arkadaşlar var. Onlara da buradan ülkem adına teşekkür ederim.

2-Futbolla ilgili kurum ve kuruluşların yönetim içerisinde yönetim kurulu üyeleri seçiminin hangi kriterlere göre yapılması gerekir. Yıllardır sporu sporun içinden gelen futbolu futbolun içinden gelen söylemleri vardır. İyi güzelde bugünkü kurallara bakıyoruz yüzde 80 iş adamı. İş adamı olmasın demiyoruz. Benim şaşkınlıkla izlediğim olay ülkede bu kadar besyo bölümleri varken bu besyo bölümlerinde bu kadar Prof. ,doçent öğretim üyesi mevcut ve bu kişiler futbol başta olmak üzere federasyonlar da niçin görev verilmez, niçin spor yönetiminin içinde olmamalarıdır. Bu kişiler üniversiteliler dışına çıkmak istemedikleri için mi yoksa bu kişileri buralara yaklaştırmayan bir güç mü var. İnsanın aklına şu soruda gelmiyor değil. Acaba kulüplerin bu durumda olması iş adamları için daha mı cazip? Mesela kamuoyunun büyük kısmı Kayserispor, Bursaspor, Galatasaray ve daha birçok kulübün başkanını ve yöneticisini tanımıyordu. Bu konuyu kamuoyunun tartışması gerektiğini düşünüyorum.

3-TFF - Gençlik Spor Bakanlığı, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu iş birliği ile Türkiye’deki tüm amatör kulüplerin kapsayan dev bir sponsorluk anlaşması yapılması ivedilikle hayata geçirilmelidir.

 

Bunun içinde tüm amatör sahalar, spor salonları spor tesislerinin de içinde olduğu dev bir anlaşma elde edilerek gelir 81 ilin nüfusuna göre bölünüp illerdeki amatör spor kulüplerini federasyonları aracılığı ile spor kulüplerine kaynak sağlanmalı. Tüm amatör liglerde oynayan kulüplerin forma eşofman saha reklamları aynı olan bir sponsorluk anlaşması.

4-Öyle bir konu var ki bahsetmeden geçemeyeceğim. Meşhur yabancı futbolcu konusu. Siyasette yıllarca bu toplumu boş yere meşgul eden baş örtüsü konusuna benzer bir konu. Yani futbolun baş örtüsü konusu. Tartış babam tartış. Bu ülkenin aklı selim insanları bir çözüm bulamadıkları meşhur konu. Dünyada futbolun bu kadar büyük ekonomik değeri varken kitleleri bir araya getirmeyi yüzlerce siyasetçinin beceremediğini bir meşin yuvarlağın becerdiği bir yerde bu konuyu tartışmak o ülkenin futbol kültürünün pek az olduğunu söylenebilir. Muazzam büyüklükte ekonomik değeri olan bir oyunda sınırlama getirilir mi? Bundan daha büyük saçmalık olur mu? TFF bu konuda sınırlama koymamalıdır. Kulüpler kendi sistemlerini ortaya koymalı. Trabzonspor başkanı sayın Ahmet Ağaoğlu’nun dediği gibi. Ne diyor sayın Ağaoğlu? TFF ne karar alırsa alsın biz kendi sistemimizi kendi doğrularımızı yapacağız. Bu kadar basit. Afrika’dan küçük yaşta yıldız olabilecek bir futbolcuyu bulup ortaya çıkarmak ile yörenden veya ülkenden bulup ortaya çıkarmanın arasında çok mu fark var? Ha diyeceksiniz ki milli takım boyutu var. Öyle ise TFF bu işin neresinde olmalıdır. TFF yerli oyuncu konusunda yapacağı tek şey kendi alt yapısından yetiştiren takımları çok cazip imkanlar sunarak teşvik etmesidir. Bunun dışında başka karar almasına gerek yoktur. Kısacası, TFF sistemi kurar gerisini kulüplere bırakır.

5-TFF naklen yayın gelirlerinin %20 sini kulüplerin altyapısı için ayırıp kulüplere belirli aylarda vermesi sağlanmalı, altyapı çalışanlarının ve alt yapı harcamalarının giderlerinin karşılanması adına direk TFF ye fatura edilip otomatik hesaptan ödenen sistemin kurulması ivedilikle sağlanmalıdır. Ayrıca a takımda en çok alt yapısından yetiştirip görev veren ilk üç takıma ligi 1.,2.,3.bitiren kulüplerin TFF den aldıkları kazanç üzerinden yüzde 20 veya 30 u kadar teşvik verilmeli. Bu birinci lig içinde uygulanmalıdır.

6-TFF Avrupa ve Dünya futbolunu araştırarak altyapı için gerekli olan standartların neler olması gerektiği konusunda kulüpleri 6 ayda bir denetleyen birim oluşturmalıdır… Bu standartlar süper lig ve TFF 1. Lig 2. Lig 3.lig bölgesel amatör, amatör küme olarak belirlenip bu şartları taşıyan kulüplerin kulüp lisansı almaları sağlanmalıdır.

7-Şahsen benim alt yapılar için olmaz ise olmaz dediğim konu branşlaşma konusu. Altyapı u 23 ve a takım antrenörlerinin branşlaşması şartını getirmelidir. Hatta altyapı antrenörlerinin u 10-11-12-13-14 ile 15 16 17 18 19 olarak ikiye ayrılmalıdır. Yani teknik adam o yaş grupları alanın uzmanlaşıp orada kalmalıdır. Bir nevi kaleci antrenörü gibi. Teknik adam üst yapı antrenörü ise orada kalmalıdır. İş bulma gereksinimi ile teklifi geldiği takdirde altyapı antrenörü olamamalıdır. Bir antrenöründe alt yapı dan üst yapıya geçmek istiyorsa kademe kademe yoğun bir programı ve şartları yerine getirmesi durumunda sağlanacaktır. Bunların neler olduğuna dair bilgileri bir sonraki yazımda anlatırım.

8-Ülkemizde son yıllarda çok iyi kaleciler yetişmektedir. Bunun nedenini araştırdığımızda kaleci antrenörlerinin sayesinde olduğu açıkça görülmektedir, Bir nevi 1-1 eğitim alıp bol tekrar yapmaları sayesinde gelişmeleri çok daha iyi olmalıdır. Buradan şunu anlıyoruz. Teknik ekip içerisinde 1 yardımcı antrenör kaleci antrenörlerinin yanına mevki bazlı antrenörler bulundurma zorunluluğu getirilmelidir. Bir nevi bireysel antrenör. NBA takımlarının yaptığı gibi. Bu antrenörlerin hangi şartları taşımaları gerektiği konusundaki yeterlikleri TFF’nin yapacağı çalışmalarla belirlenmektedir. Ayrıca alt yapılarda mentör, fizyoterapist, yaşam koçu, kaleci antrenörü 1,lig-2,lig 3,lig e zorunlu olma şartı getirilmeli,

9-TFF Altyapı TV ve Amatör Küme TV kurulması kesinlikle sağlanmalı. Bu vesileyle genç oyuncuların tüm spor severler tarafından takip imkanı oluşmuş olur.

10-Kulüpler her transfer sezonunda milyon Euro’ları aşan menajerlik ücretleri vermektedir. Kulüp bünyesinde kendi menajerlik şirketlerini kurup burada edilecek gelirlerin alt yapıya aktarımı sağlanmalı. Bu uygulamanın bir diğer faydası da, kulüplerin yüz karası olan yönetici- menajer çıkar ilişkilerinin önüne rahatlıkla geçilmiş olur.

Daha olması gereken bir kaç madde daha ekleyebilir. Şimdilik bu kadar yeterli olduğunu düşünüyorum. Her şeyin başı sistemi iyi kurmak. Sistem iyi kurarsan seni iyi yerlere taşır. Kuramaz isen biz hala yabancı kuralını, hakemleri, FB-GS maçı sonucunu , bazı bozuk yöneticilerin kötü işlerini, iş bilmez hocaları çok konuşuruz. Bu ülke sporuna yazık ederiz. Bir sonraki yazım ülkemizdeki amatör branşlarının sorunlarıyla ilgili olacaktır. Sağlıcakla kalın.