Tansel Kolcu yazdı.

Geçtiğimiz Pazartesi günü, sahasında Kasımpaşa’yı ağırlayan Trabzonspor, 3 gün sonra yine evinde, Monaco ile çok zorlu bir maç oynarken, bu maçtan  yine 3 gün sonra  Süper Lig’in  10. haftasında, deplasmanda Beşiktaş ile karşılaştı. Fenerbahçe, Avrupa ve lig maçlarını Pazar-Perşembe-Pazartesi oynarken, Trabzonspor ise Avrupa ve lig maçlarını Pazartesi-Salı-Pazar oynamış oldu. Yani Avrupa’da mücadele eden iki takımdan biri, diğerinden  2 gün daha fazla dinlenme imkanı bulmuş. Bu tesadüf fikstürü yapan arkadaşları tebrik ediyorum! Soran olursa, Trabzonspor kollanıyor dersiniz!

Bu yoğun ve adaletsiz fikstür içerisinde, Monaco gibi bir Avrupa devini 4-0 yenerek moral kazanan Trabzonspor, şampiyonluk yarışındaki rakibi Beşiktaş karşısında da iki kez öne geçmesine rağmen, yorgunluğun yansıması olarak adlandırabileceğimiz son bölümde,  baskı sonucu yediği gol ile maçı berabere tamamlamış oldu.

Maça, yoğun maç temposuna rağmen oldukça iyi başlayan ve Beşiktaş’ın maçın ilk on dakikasındaki baskısını kıran Trabzonspor, kazanılan bir korner atışını kullanan Bakasetas’ın ortasında, 11. dakikada Gomez’in kafa ile topu Beşiktaş ağlarına göndermesiyle 1-0 öne geçti. Skor  yanında, oyun olarak da üstünlüğü ele alan Trabzonspor, orta sahada Gbamin ve Hamsik’in etkili oyunu ile pozisyonlar bulurken, Beşiktaş ise sol kanattan N’koudou ve sağ kanattan Ghezzal’ı kullanarak, Trabzonspor defansının dengesini bozacak ataklar geliştirdi. Bu ataklardan birinde Ghezzal, Trabzonspor defansının arkasına sarkan Rozier’i topla buluştururken, Rozier’in çizgiye inip kale önüne paralel gönderdiği top, en son Larsen’in ayağına çarpıp Trabzonspor ağlarına gidince, skor eşitlenmiş oldu.

Maçın 36. dakikasında, Masuaku’nun hatalı pasını kontrol eden Trezeguet, düzgün bir vuruşla takımını 2-1 öne geçirirken, ilk yarı da bu skorla sona erdi.

Maçın 55. dakikasında, Abdülkadir’in yerine oyuna giren Bardhi’nin, 59. dakikada takımını 3-1 öne geçirecek çok müsait bir pozisyonu gol yapamaması, oyunun da kırılma noktası oldu diyebiliriz. Zaten Bardhi’nin oyuna girişi ile birlikte, Trezeguet hiç etkili olamadığı sağ kanada geçince, o dakikaya kadar hücumda olan etkinliğimiz de haliyle çok azalmış oldu. 70. dakikada, gereksiz bir top kaybı sonucu oluşan Beşiktaş atağında, direkten dönen topu tamamlayan Cenk, skoru 2-2 yaparken, maç da bu skorla sona erdi.

Maçın genelinde kanatları kullan Beşiktaş’ta, sağ kanatta oynayan Ghezzal’ı Eren bir çok pozisyonda etkisiz kılarken, maalesef Larsen için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Beşiktaş, maden bulmuş gibi devamlı Larsen üzerinden atak gerçekleştirirken, Trabzonspor’a da adeta aksayan ve yetersiz bölgesini işaret eder gibiydi.

Maçın hakemi Ali Şansalan için, mükemmele yakın bir maç yönetti diyebiliriz. Seyircinin etkisinde kalmayarak objektif kararlar veren Ali Şansalan, maçın son bölümünde, Yusuf’a gösterdiği kırmızı kartta da doğru karar verdi. Yusuf, çok tehlikeli olabilecek bir atağı, yerinde bir müdahale ile keserken, kendisi kırmızı kart görme pahasına, belki de bir puan kaybına neden olabilecek bir golü önlemiş oldu.

Bu arada, Trabzonspor’un ve Milli takımın kalecisi olmanın yanında, Türkiye’nin en iyi ve dünyanın da sayılı kalecilerinden biri olan Uğurcan’a, Beşiktaş taraftarlarının, geçen sezon olduğu gibi bu sezonda da yaptığı küfürlü tezahüratların çok çirkin olduğunu ve şiddetle kınadığımı söylemeliyim. Hiç bir futbolcu ailesine küfür edilmeyi hak etmiyor. Maalesef Beşiktaş seyircisi, bunu artık bir gelenek haline getirdi. Rakip futbolcular yanında, kendi futbolcusuna bile organize bir şekilde  küfür edebiliyorlar. Daha 1 hafta önce, kendi kalecileri Ersin’e de, Uğurcan’a yaptıklarının aynısını yapmışlardı. Sanırım, Uğurcan’ı en iyi Ersin anlar!