Rakip topçular, bizim uşakların yavrisi gibi kaldı.

A takım Genç takım maçı gibi bir oyundu.

Bu derece fark normal değil.

Araya düşen her topu bizimkiler aldı. Hiç tartışmasız şartlar tuhaf bir şekilde eşit değildi...

İzlediğim maçı Bordo mavililer 10 farklı kazansa çok normaldi.

Maçın başında Kırma bek Türkmen'e bir çalım, iki stoperin uyuması mağlup duruma düştü Trabzonspor.

Sonrası, üzerine çullandı Trabzonspor. Herkes gol için koşturuyor ancak aralarında kontak yok. Topu alan direk rakip kaleye zorluyor.

Bir keresinde ikili hareket oluştu: Nwakaeme, sezonun en paslı oynadığı maçta, rakip ceza sahasına boş koşu (Şimdiye kadar hiç olmamıştı) yapan Bakasetas'a alda at dedi...

Eşitlik sonrası kısa bir soluklandı Trabzonspor.

Boğmaca devam etti! Direkleri kırdılar, rakip savunmayı deldiler, çalım, dripling, alasını denediler...

Olmadı! Ha oldi, olacak golü atamadılar.

Hiç biri diğer arkadaşını hareketin içine almayı akıl edemedi. O aklı kullanan Nwakaeme’yi nedense hocamız dışarı çıkardı...

Şöyle bir puan kaybı asla Teknik direktöre yazmaz diyenler doğru söylemez.

O direktör ilk günden beri formaya, futbolcu kalitesine uygun futbol oynatsaydı. Bu tip kapanan takımları çözecek hareketleri geliştirmiş olsaydı. Yaşanan durumun provaları yapılmış olsaydı...

Bir adım daha atalım. Orta kalitesi çok düşük. Topa doğru hamle hiç yok gibi. Hayatında ilk defa pozisyonla yüzleşmiş gibiler.

Gelişmiş futbol, sıfıra inip ayağa direk pas çıkarıyor artık. Neredeyse gollerin yarısı halı saha golü gibi. Neden denemez bizim takım.

Neyse! Bu senede bitti! Bari kalan maçlar biraz olsun formaya yakışır oynarsınız.