Tansel Kolcu yazdı.

Dün A spor canlı yayınına telefon ile katılan sevgili kardeşim Ulaş Özdemir, Bjelica ile yolların ayrılmak üzere olduğunu ve ilgili taraf avukatlarının da tazminat konusunu görüştüklerini, yeni teknik direktörün de büyük ihtimalle  Abdullah Avcı olduğunu açıklarken, stüdyoda bulunan sevgili dostum Selahattin Kınalı’nın, Abdullah Avcı ismi sonrası “muz kabuğu” örneğini vererek “Umarım bir daha muz kabuğuna basılıp düşülmez” uyarısında bulunmasının, bizi  ister istemez yine endişeli düşüncelere sevk ettiğini söylemeliyim.

2010-2011 sezonunda gelen ama kutlayamadığımız şampiyonluk sonrası, 2021-2022 sezonunda kazanılan şampiyonlukta büyük pay sahibi olan Abdullah Avcı’ya, daha önceki yazılarımızda, Trabzonspor Camiasına yaşattığı büyük sevinç ve gurur nedeniyle minnettar olduğumuzu defalarca dile getirirken, şampiyonluk sonrası yaşanılan ekonomik ve sportif çöküntünün baş sorumlusu olması nedeniyle de defalarca  eleştirmiştik. Trabzonspor’dan istifa ettiği süreçte, yazdığımız yazılarda, yaşatılan şampiyonluk nedeniyle tekrar teşekkür etmiş ve önümüzdeki yıllarda yeniden yolların kesişebileceğini söylemiştik. Abdullah Avcı, istifaya giden süreçte yaşanılan başarısızlık ile ilgili yaptığı açıklamalarda, Trabzonspor’da hastalıklı bir durumun olduğunu ve ne yaptıysa bunu çözemediğini ve çözemeyeceğini söyleyerek, adeta bir tükenmişlik sendromu içerisinde görevinden ayrılmıştı. Şampiyonluk yaşatmasına rağmen, Trabzonspor’un karakterine uymayan yan paslarla, taraftarları adeta futboldan soğutan Abdullah Avcı’nın, şimdi tekrar göreve geleceği söyleniyor. Burada değerli dostum Selahattin Kınalı’yı bir daha anmadan geçemeyeceğim. Ersun Yanal’ı 3 defa göreve getirme yanlışını yapan zamanın yönetimlerinden sonra şimdiki yönetim de, maalesef aynı yanlışları yapmaya devam ediyor. Abdullah Avcı sonrası Orhan Ak tercihi ile ilk hatasını yapan yönetim, sonrasında Bjelica tercihi ile de hatalarına bir yenisini eklemişti. Trabzonspor’a ve Türk futboluna yabancı bir ismin başarılı olması, tabii ki beklenemezdi ve sonuçta bir koca sezon daha heba edildi. Şimdi yönetim, maalesef 3. hatasını yapmakta. Yönetim bu hataya düşmeden, bir kaç sorum olacak; 7 ayda ne değişti de, yapamıyorum açıklaması yaparak ayrılan bir Hoca’yı tekrar göreve getiriyorsunuz? “Casus var” diyerek 2 emektar görevliyi alt yapıya gönderen Hoca, yeniden  göreve başladıktan sonra, bu emektar görevliler tekrar alt yapıya  gönderilecek mi? Trabzonspor’da var olduğu iddia edilen hastalıklı durum ortadan kalkmış mı? Fenerbahçe’ye teknik direktör olasılığı ortadan kalkınca Milli Takımı bekleyen, Milli Takım olmayınca da Trabzonspor’u değerlendirmeye alan bir hoca sizin ilk tercihiniz mi merak ediyorum? Ben, aslında değişenin ne olduğunu biraz olsun izah etmeye çalışayım. Bence değişen tek şey, Ertuğrul Doğan ve yönetimin büyük gayretleri ile yapılan sponsorluk anlaşmaları sonrası, biraz olsun düzelen ekonomi!  Abdullah Avcı’nın Trabzonspor’a kazandırdığı, Koita-Bartra-Gomes-Doğucan-Emrehan-Lahtimi-Naci-Yunus Mallı-Yusuf Erdoğan-İsmail Köybaşı gibi oyunculardan alınan randıman ile bu oyunculara ödenen ücretler karşılaştırıldığında, uğranılan sportif ve ekonomik başarısızlık, bizi endişeye sevk etmekte. Önümüzdeki ara transfer ve sezon sonu yapılacak transferlerde, transfer  konusunda başarısız bir ismin söz sahibi olması, maalesef kulübü ekonomik olarak içinden çıkılamayacak durumlara sokacaktır. Sadece Bartra’ya verilen 6.5 milyon Euroluk imza parası ve Koita’ya 2 sezonda 10 dakika oynamasına rağmen ve transfer öncesi uyarılarımıza rağmen verilen yıllık 1.5 milyon Euro, endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu kanıtlar niteliktedir. Okan Buruk ve İsmail Kartal örnekleri önümüzdeyken, Orhan Ak ve Bjelica’ya tanınan şansın, taraftarın coşkuyla istediği efsane futbolcularımızdan Fatih Tekke’ye tanınmaması, anlaşılır gibi değildir. Fatih Tekke gibi bir isim nedeniyle ,yönetime taraftarın tanıyacağı kredi ile tükenmişlik yaşayıp takımdan ayrılan bir hoca için yönetime tanınan  kredi aynı olamaz. Bundan sonra yaşanılacak olası bir başarısızlıkta, artık tek hedefin yönetim olacağını üzülerek söylemek zorundayım. Yapılan başarılı sponsorluk anlaşmaları ile düzelme yolundaki ekonomi, sportif başarılar ile taçlandırılmadıkça, hiç bir anlam ifade etmez. Yönetim maalesef, değerli dostum Selahattin Kınalı’nın da dediği gibi, önündeki muz kabuğuna basmak üzeredir.

Umarım, Abdullah Hoca göreve geldiğinde çok başarılı olur ve biz de onu yeniden tebrik edip, yanıldığımızı söyleriz. Bizim için aslolan, Trabzonspor’un menfaatleri ve başarısıdır.