Biz parçaları yazalım arif olan anlasın...


 

1820 yılında ABD’nin Boston şehrinden yüzlerce misyoner İzmir'e gelir. Çünkü Hristiyanlığın yedi inayet noktası ve Yuhanna'nın mezarı bu topraklardır.  

Anadolu onlara göre Tanrı’nın yürüdüğü coğrafyadır. Ve Mahşer ’in 7 Kilisesi buradadır.  

Görürler ki Osmanlı Türk tebaası örf ve anane yönünden çok sağlamdır,

Bunun üzerine ecnebi unsurlara yönelirler.


 

Bir taraftan da eğitim sosuyla

 ki özellikle 1856 Islahat Fermanı'nın ardından Anadolu'nun taşralarında yüzlerce okul açarlar.


 

Botanikçi, araştırmacı, eğitmen, turist sosuyla Osmanlı'nın sosyolojik röntgenini çekerek hem misyonerlik faaliyetlerine başlarlar hem de sinir uçlarını tespit ederler.

Ve zamanla attıkları adımlar sonuç verir ve Osmanlı bürokrasisine çöken adamlarıyla koca bir imparatorluğu içten adamlarıyla dışardan da açtıkları savaşlarla çökertmeyi başarırlar.

İşte Osmanlı'nın son demlerinde açılan Amerikan, İngiliz, Fransız, İtalyan, vs. liseleriyle bir nevi Osmanlı'nın Enderun üzerinden devlet bürokrasisine yetiştirdiği devşirme sistemini bize karşı tersten icra ederler.

Yeni devletin DNA'larına da sızarlar.

 

Beyaz Türkler denilen bu tepeden inmeci anlayış bir asırlık Türk Devleti’nin de onlara göre gerçek sahipleridir.

Bu anlayışla; Darbe sopası korkusu neticesinde kurdukları Vesayet sistemi sayesinde bürokrasinin tüm kilit noktalarını tuttular ve siyaset başta olmak üzere her şeyi şekillendirdiler

 

İşte Robert koleji ve bu kolejin devamı olan Boğaziçi üniversitesi de bu faaliyetlerin 200 yıllık sürecinin günümüze izdüşümüdür.

 

MİT başta olmak üzere ellerinden teker teker çıkan bürokratik kurumların gitmesine maalesef engel olamadılar. Umperyal yeni Türkiye anlayışı Boğaz’daki Baronlara sirayet edince, tıpkı bir asır öncesinde olduğu gibi iç dinamikleri harekete geçirdiler.

Çünkü Boğaziçi şahın yanındaki kale idi. O kale de düşerse vezir; file binemeden şah-mat olur.   

Siz malum İl Başkanı’nın Boğaziçi çıkarmasını, öncesinde yaptığı darbe çığırtkanlığını, 2018 yılı başında gizlice hazırlanan Anayasa çalışmalarını, sözde Cumhurbaşkanı söylemlerini, katil polis sloganlarını ve Biden güzellemelerini tüm bu bileşenlerle bir okuyun.

 

Son olarak, ayrışmadan şunları da birleştirin.

Boğaziçi eylemleri ‘ne katılan 20 DHKPC’linin Suriye’de ABD moderatörlüğünde yapılan PYD toplantılarına katılan örgütün üyeleri olduğu istihbarat raporlarıyla belgelendi.

Paketlenip getirilen Fetöcülerin sorgusunda da DHKPC’li teröristlerin sahte pasaport konusunda kendilerine yardım ettikleri söylemi de kayıtlara geçti.

Bizim 68 kuşağının sol fraksiyonlarının katil Amerika söylemi ile malum parti ve partilerin BİDEN ve Amerika güzellemeleri de parçalara eklensin.

Ve macera dolu Amerika şarkıları söylensin tüm sol örgütlerin gölgesinde… Yeşil kuşak teorisinin son fosillerinin orta oyununu izlesin post bıyıklılarımız.

Şimdi anahtar kelimelerle yazıyı bitiriyorum.

Boğaziçi+ DHKPC+Fetö+PYD+ X  PARTİ(ler)= ABD…

Ve sadece bir yönden sağlaması:

Malum İl Başkanına Cumhurbaşkanı tarafından söylenen DHKPC’li söylemi…

 

Ezcümle… Boğaziçi; gitti “sol”umdan canımın içi…