Öncelikle, Cumhuriyetimizin 98. yılının kutlandığı böylesine anlamlı bir günde, yazıma, Türk Ulusunu Cumhuriyet ile taçlandıran ve bu sayede Türk Milleti’ne kendi kendini yönetme özgürlüğünü kazandıran, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnettar olduğumuzu belirterek başlamak istiyorum.

Bugün, Türkiye’nin her köşesinde olduğu gibi, Cumhuriyet kutlamalarının yapıldığı Trabzon’da, Cumhuriyet sevincinin yanında, Trabzonspor’un bu akşam oynayacağı maçın heyecanı da yaşanmaktaydı. En yakın rakibi ile arasındaki 4 puan farkı, ligin 11. haftasında konuk ettiği Rizespor’u yenip, maç fazlası ile 7’ye çıkarmak ve diğer rakiplerinin puan kaybetmesini beklemek amacıyla çıktığı maçın 10. dakikasında, Gervinho’nun şanssız şekilde sakatlığı, zaten maçın zor geçeceğinin habercisi gibiydi. Bir de bunun üzerine, 22. dakikada Djokovic’in ayağından yediği penaltı golü ile 1-0 geriye düşüp,  bunun yanında Rizespor’un dirençli oyunu ile de karşılaşınca, taraftarlar arasında, bugün 3 puan almanın çok zor olacağı düşüncesi yerleşmeye başlamıştı ki, 43. dakikada gelen Djaniny’nin penaltı golü, bu sene Trabzonspor’da, karamsar düşüncelere yer olmadığını, taraftarların kulaklarına fısıldar gibiydi. Bu gol ile eşitliği yakalayan ve devre arasına moralli giden Trabzonspor, 2. yarının başlamasıyla birlikte, 2. gol için pozisyon arama çabalarını daha da yoğunlaştırdı. Geçen hafta Göztepe maçında sakatlıkları nedeniyle oynayamayan Nwakaeme ve Bakasetas’ın da oyuna dahil olmasıyla birlikte, Rizespor yarı alanında baskı kuran Trabzonspor, aradığı gole 73. dakikada, Vitor’un kafa vuruşunda, kaleciden dönen topa  Nwakeme’nin vuruşu ile ulaştı. Bu gol ile 2-1 öne geçen Trabzonspor, maçın son bölümünü de kontrolü altında oynayarak 3 puana ulaştı ve bu galibiyet ile en yakın rakibi ile arasındaki puan farkını, maç fazlasıyla 7’ye çıkarmış oldu. Lig’in en zor maçları, en kolay sandığınız maçlardır. Bunun en büyük örneği, 95-96 sezonundaki Van maçıdır. Trabzonspor için bundan sonra oynayacağı her maç, final maçı niteliğinde olacaktır. Zira, karşısına çıkan her rakip, namağlup ve lider bir takımı yenmeyi kendisine hedef alacaktır. Trabzonspor, her  maçı aynı ciddiyet ve özveri ile oynamak zorundadır. Trabzonspor’un bu sezon yaptığı çıkışa şaşıran ve ne yapacaklarını derin derin düşünen odaklar, işe, bu maça Halil Umut Meler’i göndererek başlamışlardır. Trabzonspor bugün, Rizespor’un yanında, maç içerisinde bütün takdir haklarını Rizespor lehine kullanan maçın hakemi Halil Umut Meler’i ve ona bu görevi verenleri de mağlup etmiştir. İki sezon önce, Ankara’da Sörloth’a üst üste 3 tekme atan ve bırakın kart görmeyi faul bile çalınmayan pozisyonda Sörloth’a kırmızı kart çıkarttıran Fabricio, bugün de Trondsen’in  bileğine arkadan şiddetle  basmasına rağmen, sadece sarı kart görmüştür. Futbol ile alakası olmayan böyle bir oyuncunun, maç içerisindeki bu sert hareketlerine rağmen oyunda kalması, zaten,  ancak böyle ard niyetli hakemlerle mümkün olabilirdi. Omar’ın ceza sahası içerisinde Abdülkadir Ömür’e yaptığı harekete sezsiz kalan Halil Umut Meler ve Var hakemine ise, yönetim sessiz kalmamalıdır. Maç sonu Lig Tv’de maçı yorumlayan futbol yorumcularının, Trabzon şehrinin bu stresi kaldıramayacağı ifadeleri, sanırım tespitten ziyade temennileri gibiydi. Şimdiden bazılarını bir telaş almış. Çaresiz olanlar, yeniden yanlış yollara girip, çare aramaya başlayabilirler. 2010-2011 sezonunu unutmadık. Yönetim göreve…