5 sene önce, önümde giden araçtan fotoğraflamıştım bu kareyi...

Fotoğrafın üstünden 5,

en son şampiyon olduğumuz tarihin üstünden yaklaşık 40 sene geçti...

Abimiz reçeteyi kendince özetlemiş, aracına nakşetmiş…

Reçete; net belli ama ödenmesi mümkün olmayan borç gerçeği reçeteden de öte acı bir reçete...

Girilen girdabın birçok sebebi var ancak en önemli nedeni, devasa meblağları bulan yabancı oyuncu transferleri…

Kendi üretmeyen, her şeyi dışardan alan bir ülke; nasıl cari açık verir ve ekonomik manada iflasa sürüklenirse aynı mantık kulüpler için de geçerlidir.

Ülkemizde; amatör lig diye adlandırılan BAL Ligi’ne kadar müthiş bir yabancı hayranlığı, müthiş bir yabancı istilasının futbolumuzu getirdiği bataklık ortada…

Dolayısıyla Türkiye'de futbolun harmanı denilen ve hemen hemen bütün lig kategorilerinde Trabzonlu etiketi ile forma giyen oyuncuların membaı bir şehrin, bu anlayışla geldiği nokta da ortada…

Yani takımımız da bunun en acı örneği...

Evet, futbol bir endüstri,

Evet, futbol eskisi gibi değil,

Evet, futbol tamamen bilimsel,

Evet, futbol belki de artık bir iddia bir kumar

Evet  ile başlayacak bütün cümlelere Evet...

Peki, sahadaki gerçek ne...

Milli Takım başarımız ortada, lig takımları hakeza... Kapıkule ’den öteye geçildi mi hezimetler başlıyor… Çünkü maçları bizdeki hakemler yönetmiyor.

Hatta farklı spor dallarında bile öyle bir hal aldı ki artık her şey, erkek egemen bir spor olan boksta, erkek sporcular yerine kadın sporcularımız altın madalyalar alıyor…

Gençlerimizin gardını kendi elimizle düşürüyoruz, hayallerini kendi elimizle yıkıyoruz...

En basitinden Trabzonspor’un Altyapı gerçeği...

Her sene hemen hemen her yaş gruplarında şampiyon olan ve en son iki üç ay önce 19 yaş grubunda şampiyon olan Trabzonspor' dan kaç oyuncu A Takım’a çıkabilmiş...

Var mı en az üç oyuncunun kadroda olma ihtimali…

Tabii ki yok...

Olmaz, olamaz da...

Çünkü 10’dan fazla yabancı oyuncun var... Çoğuna çok büyük paralar ödenmiş. Sözleşmelerin çoğu oyuncunun lehine…

Ve buna bağlı olarak da milyonlarca dolar borcun var...

Devlet desteği olmasa iflas etmiş kulüplerden birisin...

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete naralarıyla gidiyoruz…

Düzen de bu...

Kendi tarlanda ürettiğin değil de devasa paralarla ithal ettiğin cazip olan...

Sistem de bunu istiyor

Taraftar da bunu istiyor...

Yerli, yerilirken; yabancı baş tacı…

Mesela Abdulkadir Ömür’ü yuhalayıp ağlatan taraftar; bariz hatalar yapan Edgar le’ye ses çıkarmıyor aynı maçta.

Hani Kemal Sunal'ın bu minvalde bir filmi vardı ya

hani zencilere basketbolda rağbet olunca, kendini kömürle boyamıştı ya rahmetli,

ve sonrasında antrenmana çıkıp, topu elinden almak isteyen rakibinin elini şamarlayınca,

takımın yardımcı hocası da yanındaki hocaya “abi adamın top saklaması bile bir başka” repliği ile hafızalarımızda yer almıştı ya…

O filmin çekildiği yıldan bu yana hiçbir şey değişmedi… Hatta süreç ve anlayış; menfi manada daha da ilerledi…

 

Onun için altyapıdan oyuncu çıkmaz demiyorum çıkamaz...

Zaten çıkanı da taraftar kıyma makinesinden geçiriyor...

Ya Uğurcan gibi" kimsenin hesaba katmadığı bir anda 3. kaleci pozisyonunda ve ekonomik darboğazda bir fırsat bulup kendini ispatlayacaksın” ya da  Erkan Zengin' den şamar yiyen Mehmet Ekici" nin

futbola küsmesi ile kadroda zorunluluktan forma şansı bulan Yusuf Yazıcı gibi olacaksın...

Üstelik Yusuf, bir alt ligde mücadele eden Samsunspor'a gidip belki de sönecekken, son anda Sadi Tekelioğlu' nun telkinleriyle bindiği otobüsten indirilen bir isimdi.

Yani işin özü, Abdulkadir Ömür gibi Türk Messi etiketi ile minik takımdan beri anılıp ve birkaç sene önce de 20 milyon avroya İngiltere’ye gönderilmeyen üst düzey yeteneği olan biri de olsan bu düzen seni de kendine benzetiyor.

Rakiplerden önce maalesef kendi taraftarın linçe başlıyor.

Tıpkı ilk dönemindeki Fatih Tekke misali…

 .

Şirazeyi aşan bu ucube yeni  düzen anlayışı eğer eskiden bu kadar hâkim olsaydı yani kadroda 10- 15 yabancı yer alsaydı,  emin olun ki ne Ali Kemaller ne Şenollar ne Turgaylar ne Cemiller ne Hamiler ne Tekkeler ne Gökdenizler vs. yetişebilirdi.

 Bu efsane isimlerle ve isimlerin sahaya yansıttığı Trabzonspor ruhuyla şampiyonluklar geldi…

Üstelik malum hakemlere rağmen…

Yeri gelmişken şu hakemlere de birkaç kelam edip yazıyı buradan Reis’e bağlayıp konuyu nihayetlendirelim…

 Cepheden annesini telefonla arayıp onca hasretin ve mevzunun içinde “Trabzonspor’u annesiyle hasbihal eden” ve 

“Anne Trabzonspor’u bu sezon da şampiyon yapmayacaklar” diyen şehidin ve bizlerin ruhunu tarumar eden

ve bunu 50 yıldır usanmadan aleni bir biçimde yapan o hakemlerden bahsediyoruz…

Yıllardır şampiyon olamamamızda, her sene en az 25 puanımızın göz göre göre gasbedilmesinde ve şampiyonluklar gelmedikçe borç içinde borcu yaşamamızda etkili olan hakemlerden ve hakemleri de yönlendiren  o malum derin yapıdan bahsediyoruz…

 

Yani futbolun baronlarından…

 Evet Reis, bu ülkede sen bir sürece müdahil olmadan hiçbir şey düzelmiyor ya…

Bu baronlara da bir neşter atmanın zamanı çoktan geçti be Reis…

 

Bu satırlardaki sitem, serzeniş, dilek ve temenni;

 şehid(ler)imin adına ve milyonlarca Trabzonspor taraftarı adına sanadır  Reis…

 

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana
Güceniklik bize, gönül almak sana
Suçlamak bize, katlanmak sana
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana
 

diyen Şeyh Edabali şiarıyla bize kulak ve gönül ver Reis:

Reis,

Vefa nasıl sadece bir semt adı değilse

Yani vefa şayet varsa,

Adalet de sadece bir partinin adı değilse,

O zaman adalete

önce milyonlarca kitleyi peşinden sürükleyen futboldan başla...

Ama ahde vefa varsa

Ya da var diyorsan

Önce

Pazar akşamı Palabıyık tarafından katledilen memleketin Rize' den başla...

Ama 3 Temmuz 2011' deki gibi başlama

Hatta çok daha öncesindeki

2004' teki gibi

şimdi yıkılan Avni Aker' den hiç başlama...

Fenerli etiketinle değil,

Rizeli etiketinle hiç ama hiç değil

Cumhurun başı olarak,

Hz Ömer' i dillere pelesenk eden bir söylemle değil,

O ruhla, o şiarla sürece artık müdahil ol...

Şu

Fetöcü anlayışla hareket eden; şikeci, bahisçi, gaspçı,

“çı” adına bütün kötü etiketlere sahip ve  

Türk futbolunun katilleri olan bazı yanlı düdükçülerden

ve yanlış stratejiyle hareket eden/ ettirilen bir anlayıştan Türk futbolunu kurtar...

 

Ezcümle... Yeter Artık REİS...