Çalışma hayatında gerek disipliniyle gerek profesyonelliğiyle birlikte çalışmaktan çok keyif aldığı bir oyuncu olup olmadığıyla ilgili soruya yanıt veren Şenol Güneş şunları söyledi:

"Çok oyuncu var. Mesela yetenek itibariyle on dokuz yaşında bize gelen Şota vardı. Hem çalışan hem de yeteneği fazla olan bir oyuncuydu, zaten karşılığını aldı ve Ajax'a gitti. Yani Ajax oyuncu üretirken biz ürettiğimiz oyuncuyu iyi bir parayla oraya verdik. Hep yabancı değil Türk oyuncular da var Selçuk bir örnektir bu konuda, çok aşama kat eden Türk oyuncular var, buna hepsini söyleyebilirim ama benim hayatımda o kadar çok enstantane var ki hangisi söyleyeceğimi ben de şu an bilemiyorum.

Mesela Trabzonspor'a ilk geldiğimde çalışmayı sevmediğini düşündüğüm Selçuk, sonra çalışmayı en çok seven ve marka değeri olarak Türkiye'de isim yapmış bir oyuncu oldu.

Burak da bu değişimi yapabiliyor, çok oyuncu var yani örnek olarak verebileceğim.

Keza Trabzonspor'da bizim dönemimizdeki oyuncu grubu böyleydi, Ali Kemal, Hüseyin, Necati... Biz futbol oynamayı seviyorduk, hiçbir şey düşünmüyorduk, maç yapıyorduk, kendi aramızda oyun oynuyorduk. Amaç keyif almaktı, kazanmak kaybetmek tabii ki önemliydi, kazanmak istiyorduk fakat kaybettiğimiz zaman yeniden başlıyorduk. Kafamızda onun başka bir hesabı yoktu, bu bir keyiftir. O yüzden hep söylüyorum oyunculara "oynarken keyif al, o keyfi de hissettir taraftara sonra zaten futbol sevilir."

Burak Yılmaz, Quaresma, Yattara, Şota ve Ünal Karaman’ın kendisi için ne ifade ettiği konusunda da değerlendirmelerde bulunan Şenol Güneş şöyle konuştu:

"Burak, yeniden doğan bir futbolcu, bunu kendi yaptı. Quaresma, asi görünen fakat çok iyi olan bir profesyonel. Yattara, estetik olarak özel bir oyuncu. Şota yaratıcılığı, tekniği, çalışmayı, hepsini içinde barındıran farklı bir oyuncu. Ünal Karaman, karakter ve insanlık açısından çok değerli biri, oyuncu olarak da başarılıydı ve şimdi de antrenör olarak başarılı olacağını düşündüğüm bir arkadaş, kardeşim."