Bu yazımda müsaadenizle iki konuya değinmek istiyorum. Birisi Sparta Prag maçı, diğeri Yusuf Yazıcı konusu ve ilave olarak Sadi Tekelioğlu!  Öncelikli olarak, sosyal medyada yapılan yorum ve değerlendirmeleri çok sağlıklı bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

Trabzonspor UEFA ön eleme maçında Sparta Prag’a karşı kötü bir oyun ortaya koydu. Yetmiş dakika ne yaptığını pek bilmeyen Trabzonspor, mükemmel bir avantaj ile Trabzon’a döndü. Maçı çok fazla değerlendirmeye gerek yok. Trabzonspor’un, dört haftadır resmi maç oynayan bir ekibe karşı, çok hazır bir görüntü vermemesi normal. Bordo Mavili takımın ağır idmanlardan çıktığını, yeni transferlerin henüz ilk maçlarda görev aldığını düşünürseniz,  endişe edilecek bir durum olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kaldı ki Sosa ve A. Kadir, bizim bildiğimiz performanslarının çok uzağında kaldı. E herhalde bu iki star,  böyle devam edecek değildir. Trabzonspor’un gereksiz birçok transfer yapmakla birlikte; bitirici gol vuruşu yapabilecek bir santraforla, bana göre şampiyonluğa oynamaması için hiçbir sebep yoktur. Şahsen kendi adıma yeni sezondan bir hayli umutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Kaldı ki lobi gücümüzün çok üst düzeyde olduğunun da altını çizeyim. Lobi gücü deyip sakın geçmeyin!

xxx

Yusuf Yazıcı konusunda,  dostum ağabeyim Ahmet Ağaoğlu ve yönetiminin tasarrufuna saygı duyuyorum. Bu bir yönetim tercihidir. İçeride neler olup bitiyor, neler yaşanıyor, paraya ne kadar ihtiyaç var? Bunları bilmiyoruz. Gönül elbette Yusuf’un bir yıl daha kalmasını isterdi. Fakat bu karara da saygı duyulmalı. Sosyal medyada görüşlerimizi beğenmeyip, hakarete  varan yorum yapan ‘sosyal medya fareleri’  cahil cühelaya şunu belirteyim ki, sizin ömrünüz kadar, bizim bu kulübün içinde mesai saatimiz geçti. Siz Ahmet Ağaoğlu’nu benden çok sevemez  ya da samimi olamazsınız. Biz sayın Ağaoğlu ile tam 25 yıllık bir dostlukta, Trabzonspor için özellikle 2000’li yıllarda omuz omuza kader birliği yapmışız. Ben bir gazeteci olarak eleştiririm. Bu benim mesleğimin gereği. Onun daha sağlıklı,  daha doğru adımlar atması için uyarımı da yaparım. Ben Yusuf meselesinde sayın başkanı şöyle eleştiriyorum. Mayıs ayında bu karar alındığını biliyorum. Gerek yok, “kendi gitmek istedi”  gibi nakaratlara. Zira hiçbir futbolcu kendi isteği ile gidemez. Hele ki alt yapıdan gelip, gözünü yeni açmış, 3 yıl daha sözleşmesi olan bir topçu, “Ben gitmek istiyorum” diyemez. Bu çocuğu bu kadar insanın önüne atmanın, Trabzonspor ve başkanına yakışmadığını ifade ediyorum. Bakınız, G. Saray kulübü Ozan Kabak diye bir oyuncuyu iki üç ay oynattı ama sattığında “ kendi gitmek istedi” demedi.  “Kulüp menfaatleri için sattık” dedi. Büyüklük budur. Büyük kulüp futbolcunun arkasına sığınmaz. Sığınırsa, samimi ve büyük kulüp olunmaz! Yusuf kardeşimize Avrupa arenasında başarılar dilerken, umarım elde edilen gelir transferde korkunç açılmalara yol açmaz! 

Yusuf ve diğer genç oyuncular için en büyük pay ve teşekkür, Sadi Tekelioğlu’nadır. Öyle olmalıdır. Tekelioğlu ve arkadaşları; Yusuf, A. Kadir Ömür, Uğurcan, Hüseyin Türkmen’in mimarıdırlar. Bu oyuncularda en büyük emek, o ve arkadaşlarınındır. Kaldı ki Muharrem Usta’nın ikinci yılında Samsunspor’a verilen Yusuf Yazıcı’nın gidişini engelleyen tek isim, Sadi Tekelioğlu’dur. O dönem alt yapının başında olan Tekelioğlu isyan ederek, bu transfere engel olup,  Yusuf’un bugünlerinde yine başrol oynamıştır. Yusuf Yazıcı’dan Trabzonspor, bugünkü para ile yaklaşık 115 milyon lira kazanmıştır. A. Kadir, Hüseyin, Uğurcan gibi isimlerin de bugün piyasaları en az 250milyon liradır. Yani toplamda 350-400milyon liralık sermayenin mimarı Sadi Tekelioğlu ve arkadaşlarıdır. Ben bir Trabzonsporlu olarak sayın hocamın, ağabeyim Sadi Tekelioğlu’nun ellerinden öpüyorum. Bu camianın en alçak gönüllü, en mütevazı, en üretken, en sorunsuz, parayı hiç konu etmeyen, tok gözlüsü Sadi Tekelioğlu’dur. Trabzonspor ve alt yapısını düşündüğünü söyleyen,  ‘altyapı bizim gerçeğimizdir’  diyenler, eğer  bu görüşlerinde samimi ise onu bir gün dahi zaman kaybetmeden alt yapının başına getirmelidir. Çünkü alt yapı fabrikasının bacasını tüttüren oydu!