Avrasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı  ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Özoran 1-7 Nisan Kanser Haftası ile ilgili bir yazı kaleme aldı.

Özoran; "Obezite, tütünden sonra en büyük kanser nedenidir." dedi.
 

Özoran yazısında şu cümlelere yer verdi.

"Dünya genelinde 4 Şubat Dünya Kanser Günü etkinliklerine ek olarak ülkemizde 1 Nisan’da başlayan Kanser Haftasında, toplumu yeterli düzeyde bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu bağlamda kanserden korkmak değil, onu ayrıntılı tanımak, nedenlerini öğrenmek, erken tanı-tedavi konularında başarılı olmak amaçlanmaktadır. Bu çalışmaların sonucunda varılması istenen hedef bilinçli bir toplum oluşturularak kanserin önlenmesini sağlamaktır. Dünya Sağlık Örgütü kanserle savaşta 3 aşamalı bir plan önermektedir. Bunlar;
 

⦁    Öncelikle kanser nedenlerini topluma anlatarak % 70’i aşan oranda kanser oluşumuna gerekli tedbirleri alarak önlemek,
 

⦁    Kanserin bulgularını açıklayarak erken tanı sağlanmak,
 

⦁    Kanser tedavi olanaklarının sağlanmasıdır.
 

Bu programın maliyeti en düşük, geniş toplum kesimlerine uygulanabilecek ve başarı oranı en yüksek olanı ilk aşama olan toplumun bilgilendirilmesidir. Kanser Haftası etkinlikleri de bu nedenle gerçekleştirilmektedir.
 

Kanser, hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması ve vücudun her yanına yayılması (metastaz) ve yaşamı sonlandırması sürecidir. Tıpkı yengecin çok sayıdaki kolları ve bunların ucundaki kıskaçlarla avını parçalamasına benzetilen bu hastalığa yengeç – kanser denmiştir. Çoğalma, genlerle kontrol edilen bir süreçtir. Genlerde yaşam boyu karşılaşılan zararlı etmenler nedeniyle mutasyon oluşması kansere yol açmaktadır. Bu noktada zararlı etkenlerden korunmak büyük ölçüde kanseri engelleyecektir. Bu etkenler coğrafi bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte kanserin en belli başlı sebeplerini oluşturur. 
 

Bunların başında tütün kullanımı gelmektedir. Başta solunum yolu ve akciğer olmak üzere çok sayıda kansere neden olan tütün aynı zamanda solunum yolu ve kalp hastalıklarına da yol açar. Tütün kullanımı dünya çapında kansere bağlı tüm ölümlerin %20’sinden sorumludur. Sigara içenlerde akciğer kanseri görülme olasılığı içmeyenlerden 15-30 kat fazladır.
 

Obezite, tütünden sonra en önemli gelişmiş ülkeler ağırlıklı görülen olarak kanser nedenidir. Obezite giderek artış gösterdiğinden örneğin; 2013 yılında dünya genelinde 2 milyar 100 milyon obez olduğu saptanmıştır. Obezite, tütünle birlikte kanserin giderek artış göstermesinden sorumlu tutulmaktadır. Vücut kitle indeksi 25’in üzerinde olan kişilerde kanser olasılığı kayda değer ölçüde artmaktadır.Fiziksel aktivite azlığı (sedanter hayat) obeziteyle birlikte başta kolon kanseri olmak üzere çeşitli kanser tiplerinde etken olmaktadır.Bunu önlemek için de günde en az 30 dakika yürüyüş yapılması önerilmektedir.Sindirim kanalı kanserlerinden korunmak içinkonserve, salamura ve tuzlanarak saklanan gıdaların tüketilmemesi; her mevsime özgü ve yaşadığımız coğrafyada bulunan gıdaların taze olarak tüketilmesi önerilmektedir.
 

Enfeksiyon etkenleri arasında; ülkemiz için karaciğer kanserinden zorunluluk açısından hepatit B virüsü ve hepatit C virüsü, mide kanseri oluşumunda helikkobakterfilori, rahim ağzı kanseri açısından papiloma virüsü gibi bu enfeksiyonlar teşhis edildiğinde tedavi edilmeleri ya da bu enfeksiyon etkenlerine karşı aşı yapılması önerilmektedir.
 

Çevresel etmenler olarak; başta kömür olmak üzere maden işçileri, kimyasal maddelere maruz kalan iş kollarında çalışanlar bu etmenler nedeniyle büyük şehirlerde rastlanan hava kirliliği kanser oluşumunda etken olabilmektedir.
 

Ultraviyole radyasyonla ilgili olarak; iyonlaştırıcı enerji olan radyasyon, güneş ışığına çok fazla maruz kalınmaması, çocuklar ve gebelerde olduğu gibi risk gruplarının gereksiz radyoloji tetkik yapılmaması, radyasyonla ilgili işlerde çalışanların (radyologlar, nükleer tıp uzman ve teknisyenleri vb.) radyasyondan korunmaları kanserin oluşmaması bakımından önemlidir. 
 

Hormonal etmenlerle ilgili olarak; hormona bağımlı olan meme kanseri, prostat kanseri gibi kanser türleri oluşumunda etken olabilmektedir. Bu nedenle özellikle hormon tedavileri yapılırken hekim kontrolünde süreçlerin incelenmesi gerekmektedir. 
 

Dünya Sağlık Örgütünün kanserle savaşta ikinci önerisi topluma kanser bulgularının anlatılması şeklindedir. Buna göre; 
 

⦁    Açıklanamayan kilo kaybı
 

⦁    İştahsızlık,
 

⦁    Ses kısıklığı,
 

⦁    Durdurulamayan öksürük,
 

⦁     Ağız – burun gibi yerlerde kanama,
 

⦁    Vücut yüzeyinde kapanmayan yaralar,
 

⦁    Kadınlarda adet dışı kanamalar,
 

⦁    İdrar yapma ve dışkılamada düzensizlik ve kanamalar
 

En önemli bulgular arasındadır. Ancak bu bulguların kanser dışı hastalıklarda da meydana gelebileceği unutulmamaktadır.
 

Sağlıklı kişiler için;40 yaşından sonra yıllık sağlık taramasından geçilmesi, kadınlarda 40 yaş üstü meme muayenesi ve mamografi yaptırılması (ailede öncüsü varsa daha erken yaşlarda incelemeye başlanması), erkeklerde 40 yaş üstü prostat muayenesi (aile öncüsü varsa daha erken yaşlarda incelenmeye başlanması), her iki cins için de dışkıda gizli kan aranması, evli kadınlarda rahim ağzı sitolojik tetkiki (servikovaginalsmear tetkik yapılması) gibi önlemler alınabilmektedir.
 

Dünya Sağlık Örgütünün kanserle savaşta üçüncü aşama önerisi: Ülkemizde de olduğu gibi cerrahi, medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi tıbbi imkanlarıyla tedavi yapılmasıdır. Bunun sonucunda gerekiyor ise rehabilitasyon çalışmaları uygulanmaktadır."