Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, bugün yaptığı basın toplantısında, “Zorlu” toplantısının ortaya çıkması ile düştükleri “Zor” durum neticesinde, planladıklarını yapamamaları nedeniyle, puan silme ve transfer yasağı gibi kulübü “Zora” düşürecek olası  gelişmeler ve yargıtayın yeniden yargılama kararını onamaması ile yaşayacakları travmayı, taraftarlarına açıklamalarının mümkün olmadığını düşünerek, her zaman olduğu gibi, yine hedef saptırdı ve Trabzonspor'u suçlayarak, Trabzonspor'a siyasetin destek verdiğini, Trabzonspor'un sırtını devlete dayadığını ima eden açıklamalarda bulundu. Ardından, 6222 sayılı, sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanuna muhalefet ederek, artık bundan böyle Türk sporunda  barış olsun, omuz omuza verelim, sorunları giderelim gibi bir anlayışın geride kaldığını, bundan sonra herkese anlayacakları dilden konuşacaklarını belirtti. Konuşmasının bir yerinde ise, 3 Temmuz şike sürecinde ve şimdi yaşadıklarına atfen, şöyle bir atasözü kullandı; “ Arsız güçlü olunca, haklı suçlu olurmuş.” Tabii ki, bu atasözünü maalesef yanlış takım için kullandı. Halbuki bu atasözünü, TFF, Tahkim Kurulu, UEFA, UEFA Tahkim Kurulu, FIFA ve  CAS tarafından şike yaptığı onaylanmış olmasına rağmen, kapı kapı dolaşarak “Adalet için bir fener de sen yak” söylemleri ile siyaseti de arkalarına alıp, “Fener için adaleti yakanlar” için söylemeliydi. Sanırım yaşanan tüm bu olayların sonucunda Trabzonspor'un suçlanması, arsızların ne kadar güçlü olduğunun da  kanıtı gibi. Yalnız, Fenerbahçe Kulübü başkanının, meydanı boş bularak, Trabzonspor'u hedefe koyan açıklamalar yapabilme cesaretini nereden aldığı meçhul değil. Bu cesareti ona veren, maalesef, Trabzonspor yönetiminin meydanı boş bırakmasıdır. 2010-2011 sezonunda şike yapıldığı, Türkiye'de ve uluslararası futbol ile ilgili her kurumda, ayrıca yargıda onaylanacak ama siz gereken adımları zamanında atmayarak, kupanın, kulübün müzesine girişini geciktireceksiniz. Yargıtay, yeniden yargılama kararını bozacak ama siz bu konuda tek bir söz söylemeyeceksiniz. Gerekli olan PR ve lobi çalışmalarını yapmayacak, kulübün haklarını koruyan  şike sürecinin en önemli isimleri; Erdem Egemen, Nusret Yılmaz, Hakan Orhan ve Atilla Dilaver'i kulüpten uzaklaştıracaksınız ve sonra çıkıp, “kupamızın peşindeyiz” diyeceksiniz. Yapamıyorsanız, mücadele gücünüz yoksa veya mücadele edeceğiniz zemin ıslaksa, bırakın lütfen. Trabzon, mücadelenin, adaletin ve cesaretin başşehridir. Her zorluğa göğüs gerecek, adalet için sonuna kadar mücadele edecek evlatları elbet bulunur. Bundan sonra kazanılacak şampiyonlukların, Trabzon'un elinden adaletsizce alınan kupasını unutturabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?... Sanırım siz, Trabzonluları daha tanımıyorsunuz... O kupa gelecek...