Murat Karakaş yazdı.

11-27

Şampiyonluk kutlamalarının yapıldığı o

kayuktan aşağıya in Sn AVCI

İskeleye yanaş artık.

Yeni sezonun altıncı haftası.

Kaptan Uğurcan..!

Sende güvertede durmakla kimseye görünemezsin, dümene geç.

Kutlama sarhoşluğu mu bu.?

Karadeniz havası çarpmış sizi belli.

Kasket düştü, kral çıplak.!!

Hocam , geçen yıl bir tv programında, rakip takım hocalarını erkenden yollamanla övünüyordun ya, sanırım senin de aynısı başına gelecek. Dikkat eyle daaa.!

Deniz çarpması çok kötü bir şeydir hocam. Demedi deme.

Oku da bak, deniz çarpması ne demek.

İç kulağın verdiği uyarılar/sinyaller ( biz buna iç huzursuzluklar da diyebiliriz) .

Gözlerin verdiği uyarılar ( biz buna, bizim gördüğümüzü görememen de diyebiliriz ).

Vücudun derin dokularından gelen uyarılar,( biz buna, takımın derinliğinin / birlikteliğinin / ahenginin bozulması da diyebiliriz.)

Bu hareketler çokta bilinçli olmadığı için (takımı bilinçsizce değiştirdiğin). Allah var sakatlıklara da geldin. Teknede (yani sahada) hareket ederken beyin bunları koordine etmekte zorlanır ve bir uyumsuzluk olur ve deniz tutması, başka bir değişle akıl tutulması gerçekleşir.

Tekne hareket ettikçe, bir sağa bir sola sallandıkça, hareket hastalığına mı yakalandın sen ulaa.!!!

Yukarıda bahsettim ya ‘’İç kulağın verdiği uyarılar / sinyaller’’ diye, içerdeki huzursuzlukların, ileri geri hareketlerin, (Djaniny’e 1,9 M, Uğurcan’a 1,2 M Euro vermek gibi) dışardan, yani sahadan fark edilmesini önleyemezsiniz.

Gören görür. Bende gördüğümü yazıyorum. Darılmaya, gücenmeye yok. Yazılarım yıkıp dökmek amaçlı değil. Tespit ve fikirlerimi çözümleriyle sunabilmektir amacım.

Niye, ‘’in o kayuktan aşşağa’’ diyorum biliyor musun?

Deniz tutulması belirtileri, bulantı, kusma ve baş dönmesi olarak ortaya çıkar.

Ayrıca; huzursuzluk, terleme, panik ve sıkıntı da oluşur. Bu hastalık denge sorunu olarak belirti gösterir. Şimdi bu belirtilerin hepsi ( genel manada denge sorunu ) takımda mevcut mu ?

Evet

Bu hastalık bir DENGE SORUNU olarak, ayan beyan karşımızda duruyor mu?

Evet

O zaman teşhis doğru mu?

Bence yine EVET…

 

 

 

Peki bu deniz (akıl) tutması nasıl geçer?

 

Kesin çözüm o tekneden inmekle başlar. Kasketi öne düşürmekle.

Sonrasında ise;

·         Her maçtan önce çok fazla takımla uğraşma, hafif dokunuşlar tercih edilmeli,

·         Geçen yılki takımın %80 i değişmişken, aynı oyun sistemini farklı oyuncularla oynamak için inat etmemeli.

·         Akıl tutulmasına iyi gelen, teknik / taktik / ağabeylik yapacak uzman yardımcı hoca acil getirilmeli. Egemen KORKMAZ ‘ı tekrar getirt mesela.

·         Kamara, pardon kameralar karşısında fazla kalmamalı (!)

·         Yardımcın olmadığı için takımın, pardon teknenin iç/ kıç kısmında fazla oturma.

·         Dalgalarla boğuşma hayali yerine, ufka bak, kendi değişimine direnme.

·         Ekip olarak dümeni sağlam tutun ve siz kullanın, dengeyi yeniden sağlamak için bu iyi bir yöntem olmalı,

·         Hedeflerle yönetim süreci / sistemi acil olarak uygulanmalı. Sorgulanmaya yöntemsel yaklaşmalı.

Ukalalık olarak algılamayacaksan (ız), stratejik yönetim süreci ile ilgili etkin çözüm olarak bilinen SWOT ANALİZİ’ni size tavsiye edebilirim.

SWOT Analizi;

Strengh (Güçlü), Weakness (Zayıf), Opportunity (Fırsat),Threats (Tehdit) ……………..kelimelerinin baş harflerinden almıştır.

Kuruluşun, tekniğin, sürecin veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek suretiyle, iç ve dış çevreden kaynaklanan fırsatları ve tehditleri anlamakta kullanılan bir teknik.

Kopenhag ‘ da elenen takımımıza , ismini becerip diyemediğimiz ve UEFA ilk grup maçımızda bizi on kişi ile dağıtan takımımıza, Adana Demirspor’a ezile ezile yenilen takımımıza uygulayalım bunu.

ANALİZ edelim. Dedik ya kasketi önümüze koyalım, düşünelim, çözüm üretelim.

Başta kendimizi SORGULAYALIM.

 

 

 

Strengh (Güçlü)’Yönlerimiz neler?

Yeterli ve nitelikli kadronun varlığı.

Takım / taraftar birlik ve beraberliğin sağlanmış olması.

Taraftar / Medya ilişkilerinin güçlü olması.

Şehrin tüm unsurlarının birleşmesi.

İçerde ve dışarda taraftarın takımı sahiplenmesi.

Furbolcu ve tüm çalışanların ihtiyaçlarının (maddi olarak) tam anlamıyla karşılanabilmesi.

Müzesinde sayısız kupalar bulunması.

Weakness (Zayıf),’Yönlerimiz neler ?

 

    Merkezi çalışma planları/teknik/taktik olarak tek başına karar alınması.

   Geçen yıla oranla, neredeyse takımın tamamının değişmesi.

   Sürdürülebilir bir performans ortaya koyulamaması.

   Ş. Ligine katılamamanın verdiği maddi manevi baskı.

   Takım içerisinde huzursuzluk sinyallerinin dışarıdan alınması.

   Öz sermayemiz olan altyapıya yeteri güven duyulmaması.

   Futbolcuların bir kısmının alınan ücretlerden memnun olmaması,

   Misyon ve vizyon algısının bulunmaması.

Opportunity (Fırsat)’larımız neler?

   Yeni maddi gelir kulvarlarının olması. UEFA Ligi gibi.

   Marka değerinin tartışmasız varlığı.

   Süper lig de her zaman lider olma durumuna yakın bir konumda /hedefte olunması,

  Trabzon’un coğrafik, Sosyoekonomik durum ve konumunun futbol oynamaya elverişli olması.

  Altyapı cevherinin ortaya çıkarılabilmesi

 

Threats (Tehdit)’ler neler ?

  Futbol oyun kalitesinin tam anlamıyla ortaya konulamaması.

 Gençlere güvenilmediğinden aidiyet duygusunun zamanla kaybolması.

 Futbolcu izleme çalışmalarının tam anlamıyla yapılmaması.

 Rakiplerin maddi gücünün varlığı.

 Yeni lig ve standartlara uyamama endişesi.

 Döviz kurlarındaki yükseklik ve eldeki faydasız futbolcu sayısının sürekli artması.

Sonuç ve Önerilerim..

 

(Üzerinde bayağı kafa yordum yemin ederim. Takım benim. Derdi ve sevinci de benim.

Çünkü  yaşama sevincim o benim.)

·         Hızlı değişimler, sürdürülebilir futbol kalitesi için uyum süreci olgusu yabana atılmamalıdır. Süreç en kısa zamanda UYUM ile sonuçlandırılmalıdır.

·         Değişimin mevcut oyuncuları ile teknik / taktik uygulayıcıları birlikte yetenekleri geliştirmeye zorlanmalı, yönetsel kavramlar üzerinde tekrar kafa yormalıdır.

·         Analiz sonuçlarından biri de kısa ve uzun vadeli hedefler mutlaka belirlenmelidir.

·         Takımın sahipleri, yerlisi yabancısı, başkanı, hocası vizyonunu güncellemeli, sadece süper Lig’de değil, Avrupa’da da başarılar elde edebilecek bir takım haline gelinebileceğine inanılmalı.

·         Teknik ve taktik belirlemede oyuncuların büyük çoğunluğu hoca ile birlikte kafa yormalı. Kendi fikirlerinin önemsendiği duygusu onlara aşılanmalı.

·         Yeni Fatih Tekke’ler, Hami’ler, Ahmet Can’lar kısa sürede bulunmalı.

·         Yenilmekten değil, DİK oynayamamaktan, ezilmekten korkmalı.

·         Taraftar bu sürece/geçiş sürecine, mutlak suretle tam destek olmalı.

Hz Mevlana’nın güzel bir sözü ile bitireyim istedim.

‘’Bir günah işlediğinde hemen tövbe et.

Zira, insan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur.’’

Selam ve saygılarımla.