Trabzonspor, sahasında Gençlerbirliği’ni konuk edeceği ligin son maçı için hazırlıklarını sürdürürken, iki konu, Trabzonspor camiasının en  önemli gündem maddeleri  arasına girdi.

           1972-1973 sezonunda, 1. lige çıkmak için Kayserispor ile yarışan Trabzonspor, ligin son maçında, yine bugün olduğu gibi Gençlerbirliği ile karşılaşacaktı. Gençlerbirliği, Giresun’a kadar gelip, kamp yaptığı otelden stada hareket edeceğine, can güvenliği bahanesiyle Ankara’ya geri dönerken, sahada Gençlerbirliği takımını bekleyen ve ısınan futbolcular ile taraftarlar ise büyük bir heyecanla, Gençlerbirliği’nin gelmesini umutla bekliyorlardı. Gençlerbirliği’nin gelmeyeceği kesinleştikten sonra, 3-0 hükmen galibiyete rağmen, şampiyonluğu 1 gol averajı ile kaybeden Trabzonspor camiasının o gün yaşadığı hayal kırıklığı, daha sonraki yıllarda uğrayacağı haksızlıkların da adeta işaret fişeği gibiydi. Gençlerbirliği, bu hükmen mağlubiyet ile o dönem puan silme cezası olmadığından averajla kümede kalmış ve Trabzonspor’u da averajla şampiyonluktan etmişti. Maç oynansaydı, belki de Gençlerbirliği Trabzonspor’u yenecek ve 48 yıl sonra bu konu hiç konuşulmayacaktı ama Trabzonspor’un, maçı 4-0 kazanıp şampiyon olma ve kendilerinin de küme düşme ihtimali, o günkü Gençlerbirliği yöneticilerinin  sporla bağdaşmayan ve asla etik olmayan bir karara imza atmalarına neden olmuştu. Trabzonspor, o yıl oynanan entrikalarla şampiyonluğu kaybetse de, bir sonraki sezon şampiyon olup, futbolda ihtilal yaparak zaferlere koşacağı ve çok önceden hak ettiği lige yükselmiş oldu. Keşke Gençlerbirliği yöneticileri, sporun ruhuna uygun davransalar ve bugün hayırla yad edilebilselerdi. Sporun ruhuna aykırı bu etik dışı hareketlerin, 48 yıl sonra bile unutulmadığı gerçeği, müzelerinde haksızca alınmış kupaları barındıran kulüplere de bir ders olur umarım.

           Trabzonspor’un 6. şampiyonluğunda futbolcu, 7. şampiyonluğunda ise Teknik Direktör olarak görev yapan Trabzonspor’un efsane isimlerinden Şenol Güneş, dün basın toplantısında yaptığı açıklama ile Trabzonspor camiasının önemli bir kesimi tarafından tepki aldı. Açıklamasında; “Ben Trabzonluyum ve Trabzonsporluyum ama Beşiktaş için canımı veririm, çünkü beni sahiplendiler. Yarınlarda, Fenerbahçe’de de, Galatasaray’da da çalışırım” dedi. Şenol Güneş, Trabzonspor’un efsanesidir ve bir profesyoneldir. Tabii ki her takımı çalıştırabilir, Hatta konuşmasında söylediği gibi, kupasını çalan bir takımı da çalıştırabilir. Bu, onun kararıdır ve bu karar bize göre yanlış olsa da saygı duyulmalıdır. Trabzonspor taraftarının bu konuda yaşadığı hayal kırıklığının nedeni,  her efsane futbolcusundan aynı reaksiyonu beklemesidir. “Başka bir takımın kaptanının arkasında sahaya çıkmam.” diyerek 28 yaşında futbolu bırakan ve öldüğünde, cebinde 5 lira bulunan efsane futbolcumuz Dozer Cemil’in gösterdiği karakterli duruşu, bir başkasından bekleyemeyiz. Çünkü, her insan ayrı bir kişilik, ayrı bir karakterdir. Nasıl biz Şenol Güneş’in “Her takımı çalıştırabilirim.” söylemine ve uygulamasına saygı duyuyorsak, Şenol Güneş’de, ileride kulübün alacağı kararlara saygı duymalıdır. Trabzonspor taraftarlarının çoğunluğu, Şenol Güneş isminin stattan kaldırılmasını istemektedirler. Yalnız unutulmamalı ki, Şenol Güneş ismi büyük bir değerdir. İsmi, mutlaka başka bir tesise verilmelidir ama Trabzonspor Stadının adına, başka bir takım için ölürüm diyen birinin değil, gerçekten Trabzonspor’un uğrunda ölebilecek bir efsanenin ismi yakışır…

        Trabzonspor, böyle önemli gündem konularının olduğu bir haftada, sahasında Gençlerbirliği’ni Ekuban ve Afobe'nin attığı 2 gol ile 2-1 yenerek, hem ligi galibiyetle kapatmış, hem de 48 yıl önce ve 2010-2011 sezonunda şike yapıp, Trabzonspor’un şampiyonluklarını engelleyen takımı kümeye göndermiş oldu. Günlük kazançlar için başkasının hakkını gasbedip, geleceklerini karartanlara tavsiyem, Mevlana’nın şu sözünü kulaklarına küpe yapmalarıdır. “İlahi adalette zaman aşımı yoktur. O bir gün mutlaka tecelli edecektir.”