Süper Ligin 7. haftasında, Mili maç  arasından önceki son maçta, evinde Gaziantep FK’yı ağırlayan Trabzonspor, ilk 10 dakikada 2 gol yiyip 2-0 mağlup duruma düşmesine rağmen, muhteşem bir dönüşe imza attığı maçtan 3-2 galip ayrılarak, Avrupa Kupasından sonra, ligde de iddialı olduğunu göstermiş oldu.

Hafta arasında sakatlık geçiren Larsen’in, sağ bek mevkisinde yer almasına sevinirken, 2. dakikada Maxim ve 10. dakikada da Markoviç’in attığı gollerdeki katkısını gördükten sonra, keşke ilk 11’de oyuna başlamasaydı diye düşünmeden edemedik. Abdullah Hoca, genelde sakatlıktan çıkan oyuncusunu oyunun gidişatına göre oyuna sokar ama sağ bek mevkisinde oynayan oyuncuların yaşadığı sakatlıklardan sonra çaresiz kaldığını da söylemeliyiz. 2-0 geriye düştükten sonra, Trezeguet’in 14. dakikada attığı gol ise adeta, bugünkü skorun habercisi gibiydi. Bu gol ile birlikte, beraberlik için Gaziantep FK yarı alanında oyunun hakimiyetini eline alan ve beraberlik golünü arayan Trabzonspor, 42. dakikada kazanılan penaltı atışını kullanan Bakasetas’ın golü ile eşitliği sağlarken, ilk yarı bu sonuçla sona erdi.

İkinci yarı da, 2-0 mağlup duruma düştükten sonra ortaya koyduğu reaksiyon gibi oyuna  başlayacağını ve galibiyet golü için arayış içerisinde olacağını düşündüğümüz Trabzonspor, yine yoğun pas programına geçerken, imdada Erol Hoca yetişti diyebiliriz! İkinci yarının son yarım saatinde  sahasına gömülen takımını çıkarmakta zorlanan Erol Hoca, maçın etkili isimlerinden ve Trabzonspor için büyük tehlike arz eden Maxim’i de oyundan alınca, zaten Trabzonspor için gol, adeta “Geliyorum” demişti. Günün başarılı isimlerinden Bartra da,  maçın son uzatma dakikasında güzel bir kafa vuruşu ile topu Gaziantep FK ağlarına gönderince, maç 3-2 Trabzonspor’un galibiyeti ile sona ermiş oldu.

Oyunun ve sonuçların istenilen seviyeye gelemediği Trabzonspor’da, bu alınan galibiyet gerçekten çok önemliydi. Yoğun sakatlıkların yaşandığı bir dönemde ve Milli maç arasına girilirken, son dakikada alınan bu anlamlı galibiyet, Abdullah Hoca’ya, sakatların iyileşeceği ve takımın oyununu geliştireceği zamanı kazandırması açısından, adeta bir can simidi oldu diyebiliriz.