Mesele anlaşılmıştır. Hocamızın futbolu oynatma doğrusu budur.

Rakip fark etmeden her oyunda ikinci bölge de bekler. Üzerine çekip, kaptığı toplardan çoğunlukla bir kişilik nadiren ikili hücumlar dener...

Futbolcunun yeteri, yetmezi değil belirleyen, oyun stratejisi, oyun doğrusu budur hocamızın.

Öyle rakibi sahasına hapseden, sağlı sollu ataklarla bunaltan takım hayali, ideali yok hocamızın. Tarzı bu Mucip hocanın.

Sağdan 20 orta, soldan 17, açıkların şutları, santraforun attığı, kaçırdıkları...

Orta sahaların iki, üç gol girişimi, gol sayıları 9-10...

Hataya zorlama, top kapıp vurma...

Bilakis topu bırakıyor, oynasın oynayabildiği kadar!

Planında yok.

Tahtaya çizmiyor, idmanda çalışmıyor, futbolda yapılabilir olarak kabul etmiyor...

11 yıllık Başakşehir futbolu işte, yana geri, yana geri, bir daha, bir daha kırk pas yapmış takım, rakip yarı sahaya geçememiş...

Yapacak bir şey yok. Çiğ köfte ustasını getirip, neden Baklava yapmıyorsun denir mi?

Maçı sorarsanız, çok keyifli geçti.

Karagümrük yanmıyor artık! Unu elemiş, eleği asmışlar. 5/2 oynanır ya futbol da, Türkçe adıyla Ortada sıçan. Taktiği tam olarak buydu. Bi ufak uşak, kulübesinde sanırsın maç spikeri! Niye o kadar yavaş oynarlar. Rakip kapanmadan asla hücum etmiyorlar. İğne deliğinden topu geçirecek kadar ustalar. Kendi gol çizgisinde pas üstüne pas yaptılar. Oluşan iki golü kendileri ürettiler, Uğurcan'ın fiyatına iki üç milyon daha kattılar...

Veterenlar maçı gibi bir oyun izledik. Yorulmadan, sıkılmadan darlanmadan, alan razı veren razı eğlendiler...