Oysa Allah Trabzonspor camiasına acımıştı sanki. Yıllardır şampiyonluk özlemi ile yanıp tutuşan, çoluk çocuğunun rızkından kesip Trabzonspor’un başarısı için nafakasını veren Trabzonspor taraftarına merhamet etmişti sanki! Tamamen şans eseri Trabzonspor doğru bir kadro yakalamıştı. Fakat beceremediler, ya da becermek istemediler. Güzelim Trabzonspor’u yeniden buhranlı günlere sürüklediler.

O şans kullanılamadı!

Siyasetin, Trabzonspor’a el koyduğu günden ve o siyasilerin adeta atama yolu ile Trabzonspor’a başkanlar tayin ettiği 2008 yılından bu tarafa, gırtlağına kadar borç deryasına sürüklenmiş Trabzonspor kulübü, önce Sadi Tekelioğlu şansını yakalamıştı. Hoca ve arkadaşları,  doğru bir planlama ile Yusuf, A.Kadir, Uğurcan, Hüseyin Türkmen  ve yine alt yapı kökenli A. Kadir Parmak gibi isimler A takıma kazandırılarak, takımın önü bir parça açılmıştı. Dünya kadar paraları, plansız programsız şekilde harcayıp, zorla üç dört futbolcu tutturan Muharrem Usta dönemi ile birlikte bir takım şekli ortaya çıkmıştı. Fakat, oturan ve rakibi hırpalayan o kadro ne yazık ki dağıtıldı. Tiyatro misali senaryo yazan başkan ve yönetici tipleri ile güzelim Trabzonspor bu şansı kullanamadı.

Alt yapı oyuncak oldu! Takım dağıtıldı!

Göreve geldiğinde, “alt yapı bizim gerçeğimiz”  diye nara atıp, aslında alt yapı diye hiçbir dertleri olmayan bazı yönetici tipleri, bir önceki dönemin getirdiği ekonomik zorluklar sebebi ile zaten A takım seviyesine çıkmış gençleri oynatınca, her şeyi fütursuzca sahiplenmişlerdi. Oysa o dönem de söylemiştim: “ Alt yapıya gerçekten değer verdiğini ve samimi olduğunu söyleyenler, böyle bir durumda Sadi hocayı tekrar göreve getirir” diye. Fakat oralı bile olmadılar. Çünkü öyle bir dertleri yoktu. Oysa ki Tekelioğlu ve arkadaşları 1985 sonrası, tarihin en üretken alt yapı gerçeğini ortaya koymuştu. E böylesi bir ekip varken, mevcut yönetim alt yapıyı, Özkan Sümer hocaya oyuncak, eğlence adına ne derseniz  deyin, teslim etmişti. Bugün gelinen noktada ise Trabzonspor, yine yabancı çöplüğü, özellikle İngiltere’de adam olamamış yetenekleri eğitim merkezine dönüştürüldü. Eskiden Belçika hayranlığı vardı. Muharrem bey döneminden bu tarafa da İngiliz hayranlığı! Ne buldular İngiltere’de anlayamadım. Yusuf’u sat, Sosa’yı sat, Novak’ı sat, Sörloth’u sat, takımı dağıt, alt yapıdan bir tane oyuncu çıkarma! Banka yapılandırmasına rağmen ekonomi aynı noktada! Açtırılan ve yöneticilerin arkadan yönettiği sosyal medya sayfalarından, gerçekleri dile getirenlere ise linç girişimi!  Tüm bu ayıplar insan olana yeter.

Atama yoluyla gelen başkanların durumuna dikkat!

Trabzonspor’un son dört başkanına iyi bakın. Yani siyasi atamayla gelenlerden söz ediyorum. İflas ve hacizlerle boğuşan, TMSF’ye 158 trilyon borcu olduğu için o dönem yurt dışına çıkış yasağı olan Sadri Şener, borçları eritti ve her tür ekonomik bağımsızlığını yeniden kazandı. Sadece sahip olduğu yatın bedelinin 2 milyon dolar olduğunu söylersem, olay anlaşılır sanırım!  İbrahim Hacıosmanoğlu büyük bir müteahhite dönüştü! Muharrem Usta, hastaneler zincirine yenilerini ekledi. İstinye Üniversitesi’ne sahip oldu. Bugünkü başkan ise sıkıntılı günler yaşarken, şimdi gemiciklerine birkaç ilave daha yaptı. Yani olay şu. Trabzonspor’dan çok şeyler gidiyor ama atamayla gelenler, birçok kazanımlarla yollarına devam ediyor. Trabzonspor, her gelene kazandırıyor ama gelenler, Trabzonspor’da hayal satmaktan başka bir icraat yapmıyor.

Sahipsiz Trabzonspor rant merkezi oldu!

Trabzonspor, 2004 ABD wikiliks belgelerinde de belirtildiği gibi siyaset tarafından ele geçirilmiştir. Ne yazık ki bunun öncülüğünü, daha önceki yıllarda bu kulübe önemli hizmetlerde bulunmuş  olan sayın Faruk Özak yapmıştır. Sonrasında bu süreç, Trabzonlu bakanlarla devam etmiştir. Trabzonspor, daha doğrusu hemen hemen bütün kulüpler, borçlandırma yöntemi ile ele geçirilmiştir. Galatasaray ve Fenerbahçe hariç. (Onlar ele geçirilemedi) Siyasiler kulübü ele geçirmekle yetinmedi. İnanın futbol topundan bihaber olan danışmanlar, ilgili ilgisiz futbol cahilleri, akrabalar, torun torbalar, siyasilerin kulüp içine soktuğu personeller, koca efsanede söz sahibi oldular. Bir Allah kulu çıkıp; “ne oluyor arkadaş. Şu olayı protesto ediyoruz” demedi ve diyemedi. Çünkü siyasi korku, kişisel çıkar ve menfaatler, Trabzonspor sevgisinden çok çok ağır bastı. Trabzonspor böylece sahipsiz ve siyasilerin elinin altında bir rant mekanizması oldu. Onlar için, işi bilenler görev almamalı. İşi bilenler yanlışlarına itiraz ederdi çünkü. O nedenle, iş bilmese de kendi emirlerini uygulayacak olanlar, bir yerlere taşındı ve söz sahibi yapıldı.

Trabzonspor bizim değil!

Sosyal medyada rumuzlu olarak ahkam kesen, özellikle 40 yaş altı çok ahmak var. Bu dalkavukların yaptıkları yorumları dikkate almayın. Onların bir çoğunun aylık değeri, 500-1000liradır. Bir asgari ücret bile değil! Onlar bir yerlerden aldıkları talimatları uygular ve karaktersizliklerini ortaya koyar. Onları hiç dikkate almadan diyorum ki, Trabzonspor ve Türk futbolu gerçek manada özgürlüğüne ne zaman erişebilirse, o zaman akıllı ve iş bilir yönetimler sayesinde toparlanır. Aksi halde bir yıl evvel şampiyonluğa giderken, 6 ay sonra küme hattına doğru yol almak, hiç sürpriz olmaz. Yarış adil değil, yönettiğini iddia edenler sahiplenme duygusundan uzak, kaderi belirleyiciler futbolu bilmeyen siyasiler ve onların danışmanları. Kısacası Trabzonspor artık bizim değil. Ta ki siyaset elini çekeceği güne kadar. Hepimize geçmiş olsun.