AK Parti MYK toplantısı sonrası açıklama yapan parti sözcüsü Ömer Çelik, erken seçim iddialarının doğru olmadığını belirterek gündemde yer alan Kaz Dağları'ndaki maden arama çalışmalarıyla ilgili olarak, "Kaz Dağları ya da Türkiye'nin herhangi bir yerindeki çevre meselesiyle ilgili olarak çok yüksek bir hassasiyete sahibiz" dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik Fırat'ın doğusuna yapılacak olan harekatın, göçmen meselesine, dünyada artan İslamofobi ve ırkçılıktan Türkiye'nin ekseni mi kayıyor tartışmalarına, Kaz Dağları'ndan CHP tarafından önerilen siyasi ahlak yasasına değin bir dizi konuda açıklamalarda bulundu.

Çelik gündemin sıcak konularından olan Kaz Dağları ile yürütülen tartışmalarla ilgili olarak şunları söyledi:

Burada yapılacak işlemler bittikten sonra buranın ağaçlandırılması tam olarak gerçekleşecektir. Söz konusu yer Kaz Dağlarına 40 kilometre uzaklıkta. Bu izinler iktidarlarımızdan önce 2001 yılında verilmiştir. CHP'li bir şahısla SİT izniyle ortadan kaldırılmış. Burada 14 bin civarında yeni ekim yapılmıştır. Sadece bu sene Çanakkale'de 2,5 milyon fidan dikilmiştir. Siyanürle ilgili söylentilerin doğru olmadığını uzmanlar söylüyor. Siyanürle arama söz konusu değil, izole ve kapalı mekanlarda gerçekleştiriliyor. Biz vatandaşlarımızın çevre hassasiyetiyle ortaya koyduğu bütün bu mevzulara saygılıyız. Fakat birtakım grupların maniple ettiği çalıştığını, hükümetle siyasi mücadelelerini bu örtü altında yapmaya çalıştıklarını, birtakım yatırımları engelleme içerisinde olduklarını görüyoruz. Çevreci dostlarımızla her zaman beraberiz.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

Adil bir şekilde risk paylaşımının söz konusu olması lazımdır. Dünyanın başka ülkelerinde riskler dayanışması söz konusu olduğunda NATO dayanışmanın altını çizen çevrelerin söz konusu Türkiye olduğunda geri plana itilen yaklaşımlar hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir. Güney sınırımızda terör bölgesi oluşturulmaya karşı müttefiklerimizle güvenli bölge kurmak isteriz. Ama bu söz konusu olmuyorsa önümüze uzatmalar, sündürmeye dönük tavırlar söz konusu olursa Türkiye kendi adımını atacak kapasite ve kararlığa sahiptir. Bugün sayın Cumhurbaşkanımız da bu kararlığın altını çizmiştir. Dolayısıyla Türkiye'nin burada ulusal güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde adım atma bölge mazlumlarına şemsiye olma, bölge barışına ve dünya barışına katkıda bulunma şeklindeki yaklaşımının takvimin kısaldığını ifade etmek isterim.

"SURİYE KONUŞULURKEN CHP'DE TANSİYON YÜKSELMESİ YAŞANIYOR"

Yabancı devletlerin bu tavırlarını anlayabiliriz. CHP'den şaşırmaktan usandığımız bir tavır geldi. CHP yönetimi Fırat'ın doğusuyla ilgili hazırlıkla ilgili olarak 'sırada seçim mi var, saf mı sıklaştırıyor' şeklinde son derece samimiyetsiz ve saygısız bir ifade kullandı. Basit bir polemikle bu olayı geçiştirmeyi çalışmak doğrusu insanın aklına başka şeyleri getiriyor. Niçin Suriye ile ilgili konuşmalarda CHP'de bir tansiyon yükselmesi oluyor? Daha önce de bizzat genel başkanları Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye tehdit olmadığını, Türkiye'ye saldırı olmayacağı yönünde açıklamalar yapılmıştı. Halbuki Ankara'daki gar patlaması gibi olaylar önümüze çıktı. CHP'nin sürekli olarak frenleyici, şaşırtmacaya dönük olarak bu şekilde açıklama yapması, Suriye'nin kuzeyine operasyon söz konusu olduğunda son derece basit ve üzücüdür.

"BU ANLAYIŞ DIŞ POLİTİKA YAZILIMIMIZA GİRMİŞ BİR VİRÜSTÜR"

Allah'a şükür ordumuz dünyada en yüksek moral ve motivasyona sahip bir ordudur. Buradan gidecek güçlü mesajlar onların motivasyonuna katkı sağlayacaktır. Buradan yapılan açıklamalar dikkatli bir şekilde düşünülmelidir. CHP yönetimi basiretsiz açıklamayla 'Ortadoğu meselesi Ortadoğu devletler tarafından çözülmelidir' demiştir. Bu yaklaşım Ortadoğu'nun gerçeğine ve şu anki fiili duruma aykırıdır. Ortadoğu'da dünyada ne kadar güçlü devlet varsa orada faaliyet gösteriyor. Bu sorunun çözümünü hangi devlete havale edeceğiz. Bu tipik oryantalist Ortadoğu yaklaşımı sürekli dillendiriliyor. CHP'nin bu yaklaşımdan uzaklaşması söz konusu olmadı. Bu bizim kendi yazılımımıza girmiş bir virüstür, Ortadoğu'yu aşağılamak ve Ortadoğu'yu Ortadoğululara bırakalım gibisinden. Türkiye bunları geride bırakmıştır. Bu geride bırakmayanların sorunudur.

"TEKSAS SALDIRGANI, YENİ ZELANDA SALDIRGANINA SELAM GÖNDERMİŞTİR"

15 yılda yapılmayan işlerin bir kısmının bir iki yıl içerisinde yapıldığını, 50 yılda yapılamayacakların AK Parti iktidarında gerçekleştiğini hep beraber görüyoruz. CHP'nin sürekli olarak karşı çıktığı yatırım modelleriyle elde edilen birikim ve değerlerdir bunlar. Teksas'ta meydana gelen saldırıdan sonra bir saldırı daha meydana geldi. Amerika'da hayatını kaybeden ailelere başsağlığı diliyoruz. Teksas saldırganının Yeni Zelanda'da saldırıyı gerçekleştiren caniye selam gönderen açıklaması, yani Teksas ile Yeni Zelanda saldırganın ideolojisinin aynı çıkması bizi düşündürmelidir. Yeni Zelanda'da İslam düşmanlığını ortaya koyarak, Cumhurbaşkanımızın öldürülmesinden bahsederek, insanları cami içerisinde katlederek bir bildiri yayınlamışlardı. Bu cani yaklaşımın Teksas'taki cani tarafından selamlandığını görüyoruz. Birilerin İslam düşmanlığı meselesini sadece Müslümanları ilgilendiren bir mesele diye sunması nelere yol açtığı görülmektedir. Yeni Zelanda'da bu saldırıya seslerini çıkarmayanlar, hatta orada şehit edilenlerin Müslüman olduğundan bahsetmeyenler bugün beyaz ırkçılığın mücadele edilmesi gereken bir nokta olduğuna gelmiş görünüyor. İslam düşmanlığı Müslümanlara düşmanlık değil, insanlığa ve insanlığın tüm değerlerine saldırdı.

"TÜRKİYE'NİN EKSENİ NE ORASI NE ŞURASIDIR! EKSEN ANKARA'DIR"

Bu seneki büyükelçiler konferansının ana  teması yeniden Asya açılımı. Hemen yine geçmişteki birtakım eksen kayması tartışmalarının gündeme geldiğini görüyoruz. Türkiye'nin ekseni şurası veya burası değil Ankara'dır. Ankara'dan verilen kararlarla Türkiye yönetilir. Ortadoğu, Asya'ya olan yakın ilgimizi, Afrika'ya ilgimizi 'Türkiye'de eksen kayması' diye sunuyorlardı. Dünya artık eski sabit eksenler üzerinden dönmüyor. Bundan 5 yıl önce aklımıza gelmeyecek konular gündem oluyor. Bilinen ittifakların dikişlerin söküldüğünü net bir şekilde görüyoruz. Türkiye liberal konsensüse bağlı dünya düzeni çözülürken müttefiklerine çağrı yapmaya devam etmektedir. Terörle mücadelenin ilkeli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye'nin ekseni Ankara'dır. Türkiye Batı ile ilişkilerinde NATO, OECD, AB ve Avrupa Konseyi'yle ilişkilerimiz tabii ki devam edecektir. Ama aynı zamanda dünyadaki dinamizmin seyirci değil aktörü olacak şekilde inisiyatif almaya devam edecektir.

"TÜRKİYE'NİN EKSENİ, PERGELİN SABİT AYAĞI ANKARA'DIR"

ABD Başkanı serbest ticarete karşı açıklamalar yaparken Çin Genel Başkanı küreselleşmeden bahsediyor. 5 yıl önce kim küresellikten bahsediyor diye sorsaydık ABD Başkanı diyecektik. Ekonomik ilişkiler, çeşitli siyasi ilişkiler yoğunlaşıyor, çeşitleniyor ve yön değiştiriyor. Türkiye gelecek perspektifini tahkim etmek için buralarda yerini alacaktır. Türkiye'nin ekseni Ankara'dır, pergelin sabit ayağı Ankara'dır. Onun dışında dinamik coğrafyalara özel bir önem vermeye devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanının, zatı devletlerinin Çin'e, Japonya'ya ziyareti olmuştur.

"HEM MİSAFİRLERİMİZİN RAHATI HEM DE HUZURSUZLUK ÇIKMAMASI İÇİN"

Göçmenlerle ilgili sosyal medyada çok fazla maalesef yalan üretiliyor. Dezenformasyonda Türkiye neredeyse birinci sıradır. Türkiye'nin göç krizi yoktur, ama bu yönetilmesi gereken bir durumdur. İçişleri Bakanlığımız tarafından dirayetle, basiretle ve evrensel şartlarda gerçekleşmektedir. Hayat devam ediyorsa sorun ortaya çıkacaktır. Bu sorunun düzeltilmesiyle ilgili birtakım düzenlemeler hem misafirlerimizin rahatı için hem de huzursuzluk çıkmaması için insani ve dirayetli biçimde yönetilmektedir. İçimizden türeyen dezenformasyonlar dünyaya o kadar yoğun bir şekilde yaygınlaşmıştır. Mustafa Yakup adlı Suriyeli bir karikatürist bir şey çizmiş. Çizdiği karikatürde Türkiye'de mültecilere kötü davranılıyor diye çıkmış. Sonra bir açıklama yaptı, "Benim kötü bir yargım yoktu" dedi. Sonra 15 Temmuz'la ilgili bir çizgiyi ortaya koydu. Bu tip yanlış anlaşılmaların dışarıdan merkezler tarafından ortaya konulduğunu görüyoruz.

"SONDAJ YAPILAN YER KAZDAĞLARINDAN 40 KM. UZAKLIKTADIR"

Burada yapılan iş bütün bir insanlığın yükünü, sorumluluğunu tek başına Türkiye ortaya koymaktadır. Türkiye insanlığın vicdanıdır. Türkiye'yi eleştirenler kendi üzerine düşeni yapmamasıdır ve kara propaganda ortaya koymaktadır. Vatandaşları tahrik ettirmek için bu sığınmacıların vatandaşlarımızı fakirleştirdiği, suç oranların bunların gelmesiyle çoğaldı yaklaşımlar elimizdeki verilerle örtüşmemektedir. Sosyal medyada gündem olan bir konu var. Kaz Dağları etiketiyle yapılan bir gündem söz konusu. Kaz Dağları'nda çok yüksek hassasiyete sahibiz. Çevre Bakanımız bir sunum yapacaklar. Gerekli hassasiyeti gösteren partiyiz. Hükümetlerimiz döneminde yapılan ağaçlandırma faaliyetleri en çok gururlandığımız işlerdendir. Bu meselede bütün dostlarımızın, vatandaşlarımızın doğru hassasiyetlerini aynen paylaşırken, birtakım maniplatif hareketlere karşı açıklamak yapmak zorunlu olmuştur.

"SİYANÜRLE YAPILAN BİR ARAMA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

Bir kere oradaki olan yer Kaz Dağları değildir. Arada 40 kilometre vardır. Kesilen ağaçların tamamı yerine fidan başka bir alana dikilmiştir. Burada yapılacak işlemler bittikten sonra buranın ağaçlandırılması tam olarak gerçekleşecektir. Söz konusu yer Kaz Dağlarına 40 kilometre uzaklıkta. Bu izinler iktidarlarımızdan önce 2001 yılında verilmiştir. CHP'li bir şahısla SİT izniyle ortadan kaldırılmış. Burada 14 bin civarında yeni ekim yapılmıştır. Sadece bu sene Çanakkale'de 2,5 milyon fidan dikilmiştir. Siyanürle ilgili söylentilerin doğru olmadığını uzmanlar söylüyor. Siyanürle arama söz konusu değil, izole ve kapalı mekanlarda gerçekleştiriliyor. Biz vatandaşlarımızın çevre hassasiyetiyle ortaya koyduğu bütün bu mevzulara saygılıyız. Fakat birtakım grupların maniple ettiği çalıştığını, hükümetle siyasi mücadelelerini bu örtü altında yapmaya çalıştıklarını, birtakım yatırımları engelleme içerisinde olduklarını görüyoruz. Çevreci dostlarımızla her zaman beraberiz.

"SOSYAL MEDYADA ORTAYA KONULANLARIN GERÇEKLE ALAKASI YOKTUR"

ÇET Raporuna karşı hiçbir şeye izin verilmeyecektir. Burada ticari faaliyetler gözetilirken verdiğimiz ruhsatlar çevresel etkiye uygun olarak hayata geçirilecektir. Ormanla ilgili ortaya koyulan prensiplerine tamamen uygun olarak takip edilecektir. Çevreyle ilgili hassasiyeti olan dostlarımızın her zaman yanındayız. Oradaki hassasiyetleri yakından takip ediyoruz. Ama sadece bu meseleyi siyasi mücadeleye dönüştürmeye çalışan grupların, çevreci vatandaşlarımızın büyük hassasiyetini çalmaya ve siyasal ajandalarına istihdam ettiklerine inanıyoruz. Bakanlığımız oradaki çevre örgütlerinin uygun bir şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor. Bugün bir bilgilendirme başladı. Bundan sonra daha yoğun bilgilendirme yapılacaktır. Çevre konusunda hassasiyet gösteren bütün vatandaşlarımızın başımızın üstünde yeri vardır. Bu hassasiyetleri, vatandaşlarımızı kışkırtmaya çalışan birtakım radikal grupların, bunların mensubu bazı kişileri orada görüyoruz. Ortaya koyulan soruların hepsinin cevabı vardır. Sosyal medyada ortaya konulanların gerçeklerle alakası yoktur