İnsan hayatında her şeyin başını çeken sağlık, son zamanlarda çıkan ölümcül virüslerle beraber önemini daha da artırmış durumda...

Korona virüsten etkilenecek riskli gruplar arasında kronik hastalığı olanlar içinde kalp damar hastalarının ilk sırada yer aldığı ve bu hastalığın kişilerde daha ağır seyrederek daha ölümcül olduğu belirtildi.

Kalp ve damar hastalıkları küresel olarak bir numaralı ölüm sebebi olurken, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin artarak, 2030 yılında 22,2 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

“29 Eylül Dünya Kalp Günü” münasebetiyle Trabzon Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Türkiye’deki ölümlerin yüzde 86’sının çoğunlukla kalp damar hastalıkları, diyabet, kanserler, kronik solunum yolu hastalıklarının oluşturduğu bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklı olduğu belirtildi. Açıklamada “Bilindiği gibi Korona virüsten etkilenecek riskli gruplar arasında kronik hastalıklardan kalp damar hastalıkları ilk sırada yer almakta, hastalık bu kişilerde daha ağır seyretmekte ve daha ölümcül olabilmektedir. Bu nedenle kalp ve damar hastalıkları olan hastaların bu dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için ilaçlarını düzenli almaları önem arz etmektedir. Ayrıca tüm toplumda olduğu gibi kalp hastaları da hijyen stratejileri ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı hakkında; Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın enfeksiyon kontrol önerilerine uymalıdırlar” denildi.

“Kalp ve damar hastalıkları küresel olarak bir numaralı ölüm sebebidir”

Açıklamada, kalp ve damar hastalıkları küresel olarak bir numaralı ölüm sebebi olduğu belirtilerek “Kalp ve damar hastalıkları küresel olarak bir numaralı ölüm sebebidir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin artarak, 2030 yılında 22,2 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’deki ölümlerin yüzde 86’sı çoğunlukla kalp damar hastalıkları, diyabet,kanserler, kronik solunum yolu hastalıkların oluşturduğu bulaşıcı olmayan hastalıklar kaynaklıdır. Türkiye’de tüm yaş grupları için değerlendirildiğinde her iki ölümden biri kalp damar hastalıkları kaynaklıdır ve bu erken ölümlerin yüzde 80’i önlenebilir niteliktedir. Davranışsal risk faktörleri yani; sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve alkol kullanımı koroner kalp hastalığının yüzde 80’inden sorumludur. Kardiyovasküler hastalıkların çoğu risk faktörleriyle mücadele edilerek engellenebilir. Risk faktörlerinin kontrolü ile kalp ve damar hastalığı görülme sıklığının yarıya indirilebileceği bildirilmektedir. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite etkisiyle bireylerde kan basıncında yükselme, kan şekeri yüksekliği, kan lipidlerinde yükselme, fazla kilo veya obezite görülür. Sosyal ekonomik faktörler ve kültürel değişiklikler (küreselleşme, şehirleşme) toplumun yaşlanması, stres, herediter faktörler kardiyovasküler hastalıkların diğer belirleyicileridir. 40 yaş üstü her birey için kardiyovasküler riskin hesaplanması ve varsa davranışsal risk faktörlerine uygun müdahaleler ile kalp krizi, inme, kalp yetmezliği ve diğer komplikasyonların gelişmesini önleyebilecek tedbirlerin alınması önerilir. Her bir bireyin kalp ve damar hastalıklarına yol açan davranışsal risk faktörleri ile ilgili farkındalığının artırılması ve hasta olmamak için riskli davranışlarını olumlu davranışlara değiştirmesi için teşvik edilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.

Sağlıklı kalmak ve kalp ve damar hastalığına yakalanma riskinden uzak durmak için ”Sağlıklı beslenin, Düzenli fiziksel aktivite yapın, Tütün ve tütün ürünleri kullanmayın, alkol kullanmayın, kardiyovasküler riskinizi öğrenin, kilolu veya obez olup olmadığınızı öğrenin, kan basıncınızı öğrenin, kan şekerinizi öğrenin, kan lipidlerinizi öğrenin, pnömokok ve grip aşısını hekiminizin önerisine uygun olarak yaptırmayı ihmal etmeyin. Hekiminizin verdiği diğer sağlıklı yaşam önerilerine uyun” tavsiyelerinde bulunuldu.