Ülke olarak, 2023 genel seçimlerinin sath-ı mailine girdiğimiz şu kritik günlerde, malum takımın sosyetik başkanı, yeşil sahalarda yaşanan gelişmeleri, farklı mecralara çekerek; toplumu provoke etmeye çalışıyor.
Trabzonspor ve tüm Trabzonlular hakkında ileri geri konuşmalar yaparak; haddini iyice aşan sosyetik başkan; kadim bir şehri ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Trabzon kökenli milyonlarca insanı zan altında bırakıyor.
Yaptığı bu provokatif açıklamalarla alenen halkı kin ve nefrete teşvik/tahrik etme suçu işleyerek; diğer takım taraftarlarını Trabzonspor’a karşı özellikle kışkırtıyor.
Tüm dünyada baş gösteren pandemi ve büyük ekonomik kriz nedeniyle, yurttaşlarımızda var olan sıkıntıyı/ateşi biraz da ben harlayayım dercesine, kitlelerin huzurunu bozabilecek kışkırtıcı açıklamalar yaparak; tehlikeli sularda kulaç atıyor.
Nitekim, söz konusu kişinin yaptığı bu tür açıklamalar sonrasında, başta İstanbul olmak üzere, ülkemizin birçok noktasında, sporun ruhuna yakışmayan kaygı verici olaylar yaşandı.
Bu tehlikeli ve provokatif tavrın kuvvetle muhtemel iki açıklaması olabilir, o da malum takımın başkanı, ya psikolojik olarak ağır bir travma içerisinde ya da kendi başarısızlığını ve beceriksizliğini örtbas edebilmek adına, bilinçli olarak gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Gerçi, kendisine hak vermiyor da değilim. Sergilediği kötü performansla, o travma geçirmesin de kim geçirsin? Dört yıl boyunca spor kulübü başkanlığı yapmış popüler bir iş insanı olarak; tenekeden bir kupa bile kazanamayan, özellikle futbol branşında kayda değer hiçbir başarısı olmayan, yaşadığı tüm bu hezimetlerin baskısı ve mahcubiyeti altında ezilen bir yöneticinin, zaten ruh halinin sağlıklı olabilmesi, pek de mümkün olmasa gerek...
Bir de, bu zatın psikolojisini bozarak, onu saçma sapan açıklamalar yapmaya iten bir başka neden daha var. O da, Aziz Yıldırım’la arasındaki büyük kavga/çekişme... Eski başkanın, son dönemlerde yaptığı sert açıklamalar, Kadı Köy temsilcisinin Nisan 2022 tarihinde yapılan Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı seçiminde, A.Yıldırım’ın desteklediği adayın kazanması, tribünlerin şu anki başkana ve yönetimine olan büyük tepkisi, mizahi paylaşımlara konu olacak kadar, tüm ağırlığını ve inandırıcılığını kaybetmesi, amatör branşlarda bile yaşadığı başarısızlıklar, burjuva başkanın abartılı karizmasını yerle yeksan ederek, en büyük rakibi A. Yıldırım’a psikolojik bir üstünlük sağlamıştır.
Şu an, Kadıköy temsilcisi olan kulüpte, bir başkanlık yarışı olsa, güçlü bir adaya karşı sandıktan çıkamayacağını ve adının Türk Spor Tarihi'ne iftiharla(!) yazılacağını çok iyi biliyor, sosyetik başkan...
Bu arada, zat-ı şahaneleri kendisini herhalde İstanbul'un tek sahibi zannediyor olmalı ki; köprülere asılacak bayraklara kadar karışıyor. Neymiş efendim, İstanbul takımlarından başka hiçbir takımın bayrağı boğazdaki köprülere asılmamalıymış.
Bu açıklama bile, aristokrat başkanın bilinçaltındaki, Anadolu insanına karşı olan üstten ve kibirli bakışı alenen ortaya koymaktadır.
O zaman, birileri de kalkar der ki, tüm Anadolu şehirlerinde yer alan taraftar sayısı fazla olan üç kulübe ait dernekler, lokaller, ürün satış mağazaları, spor okulları ve sosyal tesisler hemen kapatılsın. Bu takımların şampiyonluk balolarının ve kutlamalarının İstanbul ili dışında yapılmasına kesinlikle müsaade edilmesin ve söz konusu takımların bayrakları Anadolu sokaklarına asılmasın.
Ayrıca, Süper Lig'de şampiyon olan takımların bayraklarının, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne asılması, zamanla güzel bir geleneğe dönüşmüş ve bu gelenek şu ana kadar sorunsuzca uygulanmışken, Trabzonspor şampiyon olunca mı, bu bayrak meselesi birilerini rahatsız etmeye başladı.
O zaman bu geleneği başlatanlar, daha ilk baştan Trabzonspor şampiyon olsa bile, bu uygulamanın dışında bırakılacaktır, deseydiler ya!
Malum takımın aristokrat başkanının ve en ateşli destekçisi olan Rambo Okan’ın (Kendisinin, büyük bir ihtimalle cezai ehliyeti yoktur) ne kadar zoruna giderse gitsin, bordo mavi bayraklar, boğazdaki köprülerde inatla, şanla, şerefle ve hakkıyla sallanmaya devam edecektir. Güneşi görmek istemeyen gözlerini kapatsın ya da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü manzaralı milyon dolarlık yalısından, bir an önce başka bir yere taşınsın.